Basın, Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün basın kartlarını yenilerken 14 yıl sonra “fark” ettiği “suç kaydımız,” İstanbul 3 no’lu DGM’nin 11.3.2002’de verdiği ve aynı yılın 2 Ekim’inde Yargıtay onaması ile kesinleşen mahkûmiyet kararına ilişkin.
Bu kararda, 17 Ağustos depreminden dört gün sonra, 21.8.1999 günü çıkan “İlahî tokat” başlıklı yazımızda “sosyal sınıf, ırk ve mezhep farklılığına dayanarak halkı birbirine karşı kamu düzeni için tehlikeli olabilecek şekilde düşmanlığa alenen tahrik etmek”le suçlanmışız.
Ve bu “suç”tan dolayı,
TCK’nın 312/2. maddesi uyarınca, 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmamıza;
Üzerimize atılı “suç”u yayın yolu ile işlediğimiz anlaşılmakla, cezanın bir kat arttırılıp 2 yıl hapisle cezalandırılmamıza;
Duruşmadaki halimiz, saygılı tutum ve davranışımız, sabıkasız kişiliğimiz hafifletici neden kabul edilmekle cezanın 1/6 oranında indirilerek 1 yıl 8 ay hapsimize;
“Suç”un işleniş biçimi, kişiliğimiz, geçmişteki halimiz ve “suç işleme” konusundaki eğilimimiz birlikte değerlendirildiğinde, cezanın ertelenmesi halinde ileride bir daha “suç” işlemekten çekineceğimize dair mahkemeye kanaat geldiğinden, cezanın ertelenmesine karar verilmiş.
Ve bu karar Yargıtay’da onanmış.
Sonrasında, yargılamanın ve kararın dayandırıldığı 312. madde defaatle değişmiş. İade-i mahkeme şartları oluşmuş. Aynı maddeden aynı ithamlarla yargılanıp mahkûm edilen Mehmet Kutlular ile Cevher İlhan hakkındaki kararlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden dönmüş.
İnfazı ertelenen ve yeniden yargılama yapıldığında beraate dönüşmesi kuvvetle muhtemel olan, adlî sicil kaydından silindiği halde arşiv kaydında durmaya devam eden karar, 14 yıl boyunca basın kartı için bir engel olarak görülmemiş.
Ama 2016’da durum değişmiş ve depremi “ilahî tokat” olarak değerlendirdiğimiz için 28 Şubat zihniyetince mahkûm edildiğimiz bir yazı, AKP iktidarının 14. yılında basın kartımızı yenilememe işleminin gerekçesi olarak gösterilmiş...
Yarın o yazıyı paylaşalım.
Son dönemde iç kavgalarını bırakıp Bediüzzaman’a saldıran “ilahiyatçı” taifesinin manevî hayatımıza ne gibi bir katkısı oldu, bilen var mı?!
“İlahiyat” satan enaniyet küpleri, ahirzamanda geleceği haber verilen ve dünya için dini feda eden ulemai’s-sû’un ibretli örnekleri...
Üstad: İslamın bahtının anahtarı meşrutiyetteki şûrâdır. - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/ustad-islamin-bahtinin-anahtari-mesrutiyetteki-suradir_408466 … @yeniasya aracılığıyla