Konferansa gittiğimiz Tokat’ta, şehrin ortasındaki kaleye çıkıp etrafı temaşa ederken, mihmandarlarımız eski Tokat’ın kale eteğindeki bir mahallesini gösterip “Burada Ermeniler yaşardı” dediler.
Tabiî, şimdi oralarda eski sakinlerinden eser yok. Yıllar önce buraları terk etmişler. Ve kimbilir bazıları da meşhur tehcir dalgasında yaşanan üzücü hadiselerin kurbanı olmuşlar.
Vatanın bir başka köşesi olan Van’da ise, Birinci Dünya Savaşıyla gelen Rus işgali sırasında bütün Müslüman evleri bazı Ermenilerce tahrip ve sakinleri katledilirken, sadece Ermeni mahallesi ayakta kalmış.
Bediüzzaman harp ve esaret sonrası Van’a gittiğinde kaleye çıkıp bu hazin manzarayı gördüğünde yaşadığı hissiyatı On Üçüncü Rica’da çok duygulu bir üslûpla anlatıyor.
Gerçek şu ki, tarih kitaplarında kuru bir dille tek yanlı anlatılan savaş, işgal, tehcir olayları sırasında çok büyük dramlar yaşandı.
Ama 90 yıl önce yaşanmış acı hadiseleri bugüne taşıyıp olayı kan davasına dönüştürürseniz, bugünü de karartmış olursunuz.
Tarihe ders çıkarıp ibret almak için bakılmalı; yeni husumetler üretmek için değil.
Bilindiği gibi, bu soykırım meselesini çok özel bir duyarlılıkla takip ederek ısrarla gündemde tutan tek bir millet var: Yahudiler...
Öyle ki, bu konu etrafındaki çalışmalarını başlı başına dev bir “sektör” haline getirdiler. Soykırım müzeleri, anıtlar, sayısız sinema-TV filmi, kitap, broşür, gazete neşriyatı, nazi avcılığı ve bir türlü kapanmayan astronomik rakamlarla yüklü tazminat dosyaları.
Anlaşılan, Ermeni soykırımı meselesini de böyle bir zemine çekmek isteyenler var.
Peki, bu oyuna karşı Türkiye ne yapmalı?
Yapılması gereken en önemli şey, içeriyi tatmin ve tahrikten öteye gitmeyen öfkeli, ama sonuçsuz tepkilerle oyalanmak yerine, dış dünya nezdinde olayın insanî ve vicdanî boyutunu vurgulayan, samimî, komplekssiz ve cesur açılımlarla gönülleri kazanmayı hedefleyen yeni bir strateji oluşturmak olmalı.
Kendi tezimizi hamasî ve tepkili söylemlerle biz bize tekrarlayıp durmanın bize de hiçbir faydası olmadığı hâlâ anlaşılmadı mı?
Önemli olan dünyayı ikna etmek değil mi?
(Bu pasajlar, on yıl önce 7 Mayıs 2005 günü bu köşede çıkan yazımızdan alınmıştır.)
tweet 1- “CHP dinle barışmalı, partinin bu yönde olumlu değişimi desteklenmeli” sözümü çarpıtıp psikolojik harekât yapanları Allah’a havale ediyorum.
tweet 2- 46. yılına giren yayın hayatı boyunca demokrat misyona destek vermiş olan Yeni Asya için “CHP’ye oy verecek” diyen, yalancı ve müfteridir.