Meclisteki dört partinin kalkışmaya karşı ortak bildiriye imza atmasıyla başlayan mutabakat, olayın TBMM’de kurulacak bir komisyon tarafından araştırılması teklifinin oybirliği ile kabulüyle bir adım daha ilerlemiş oldu.
Bu komisyon en kısa zamanda oluşturulup çalışmaya başlamalı ve 15 Temmuz gecesiyle sonrasında yaşanan olayların arkaplanını açığa çıkaracak doğru bilgilere ulaşarak kamuoyunu aydınlatmalı.
Şimdiye kadarki süreçte özellikle komuta kademesinden sâdır olan çelişkili açıklamalar, ortaya çıkan istifhamları daha da arttırarak, kafaları iyice karıştırdı.
Genelkurmay Başkanının, kuvvet komutanlarının, bilhassa Hava Kuvvetleri Komutanının, orgeneral seviyesindeki diğer paşalardan başlayarak olaya farklı şekilde karıştıkları söylenen üst düzey subayların, yaverlerin, özel kalem müdürlerinin, emir subaylarının... ifadeleri olarak medyaya yansıtılan beyanlarla oluşan tablo toplumu tam bir bilgi kirliliği ve çelişkiler yumağı ile yüz yüze getirdi.
Aynı şekilde MİT başta olmak üzere istihbarat birimlerinin bu süreçte verdikleri fotoğraf da mutlaka aydınlatılması icab eden flu, hattâ kara noktalarla dolu.
Kalkışmanın en kritik saatlerindeki konumları belirsizliğini koruyan Genelkurmay Başkanı ile MİT Müsteşarının görevden alınmaları bahsine “Dere geçerken at değiştirilmez” mantığıyla yaklaşılması da izaha muhtaç olan konulardan biri.
Doğru cevabını bulmayı bekleyen diğer sorular arasında, kalkışmada rol alan farklı grupların hangi saiklerle bir araya geldikleri, emniyet hedeflerine ve sivillere kimlerin ateş açıp bomba yağdırdığı, can kayıplarının hangi sebeplerden olduğu, Türksat’a baskın püskürtülürken TRT’nin kısa süreliğine “ele geçirilip” darbe bildirisinin okunmasına nasıl meydan verildiği, Boğaz köprülerinin Anadolu girişleriyle havaalanlarının kuşatılmasındaki tuhaflıklar, Meclisin bombalanması ve Marmaris baskınının arkaplanı gibi konulara ilişkin olanlar da var.
Umarız, komisyon ve Meclis bütün bunların ve diğer soruların tatminkâr cevaplarını bulup olaydaki sır perdesini kaldırır.
15 Temmuz gecesi ve sonrasındaki tuhaflık ve çelişkilerin sorgulanmasını darbe savunuculuğu olarak çarpıtan karanlık provokatörlere veyl...
Sırf masumlar zarar görmesin endişesiyle dile getirilen samimî mülâhazaları anlamayıp suizan ve önyargıyla taarruza geçenlere de yazık...
Sanal âlemde hakaret, küfür, tehdit yağdıran azgın güruh, ciddî güvenlik sıkıntılarına da yol açabilecek bir sosyal soruna dönüşmüş durumda.