"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sınırı kim aşıyor?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
16 Ocak 2018, Salı
AYM’nin Altan ve Alpay’a tahliye kararını ve ACM’lerle iktidarın direnişini tweet mesajlarımızda şöyle yorumladık:

* Ağır ceza mahkemesi AYM kararına direnirken neye dayanıyor? Hukuka mı, yoksa vaktiyle hoşuna gitmeyen bir AYM kararına tepkisini “Tanımıyorum, saygı da duymuyorum” diye açığa vurmuş olan Saraya mı?!! Saray kriterlerine göre çalışan bir yargı ile hukuk devleti ve adalet olur mu?!!

* Yargıda yeni gündem: Ağır ceza mahkemeleri AYM’ye mi uyacak; Bekir Bozdağ’a mı?!! Mahkemeler iktidarın istediği yönde karar verdiği sürece “Herşey hukuk içinde yürüyor;” bu “konfor”u bozan bir karar çıktığında “sınır aşıldı.” ADALET (!) ve kalkınma Partisinin hukuk anlayışı bu.

* Yardımcısından sonra Başbakan da konuşmuş: “AYM bilmez, bidayet mahkemesi bilir.” O zaman bireysel başvuru hakkını da, temyiz mahkemelerini de kaldırın, olsun bitsin! Ne gerek var işi uzatmaya! Ağır ceza mahkemesi kararı hemen infaz edilsin! Gerçi uzun tutukluluklar zaten infaz!!

* BB: “Mahkemeleri verdikleri kararlarla tartışılır hale getirmek hukuk devletinin ilkelerine aykırıdır.” AYM’nin son kararı için söylenen bu söz, kararlarıyla sayısız mağduriyete yol açan ağır ceza mahkemeleri için çok daha fazla geçerli. Ama iktidar bunları görmüyor, göstermiyor!

* “Yargı tarafsız ve bağımsızdır. İktidarın taleplerine uygun kararlar vermesi şartıyla. Herşey hukuk içinde yürüyor. Savcı ve hakimler iktidar politikalarına uygun davrandıkları sürece.” Batıdan gelen eleştirilere verilen “Sizdeki hukuk da bizdeki guguk mu?” cevabının içeriği bu.

* Siyasî iktidarın ve güdümündeki mahkemelerin Anayasa Mahkemesine yetki ve görev sınırı çizip ayar verdiği bir tablo: Hukuk devletinde nasıl çağ atladığımızın son örneği. İstikamet bu alanda da 30’lu yılların modeli. Millî irade, ileri demokrasi ve hukukun üstünlüğü sloganlarıyla!

* AYM kararına dahi direnerek keyfîlik ve hukuksuzluğa devam ederken siyasî iktidara yaslandıkları ayan beyan ortaya çıkan ağır ceza mahkemelerinin bu sorumsuz tavrı devam ettiği sürece masumların hukuku güvencede olamaz. Türkiye bu vahim sorunu bir an önce aşmak zorunda.

* Demokrasi tarihimizde halkın verdiği desteği böylesine vahim, yaygın ve görülmemiş hukuksuzluklara alet eden bir iktidar şimdiye kadar hiç gelmemişti. Öyle ki, oy verip de ancak işin ucu kendisine dokununca feryat edenlerin sayısı da giderek artıyor. Bakalım sonu nereye varacak?

***

- Mersin’deki İttihad buluşması da çok yoğun bir katılımla son derece şevkli, heyecanlı, coşkulu bir atmosferde gerçekleşti. Kervanın isimsiz emektar ve kahramanları hizmet hatıralarıyla hepimize duygulu anlar yaşattılar. Allah hepsinden ve katılan herkesten razı olsun.

 

- Adana’da Mersin, Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye ve ilçelerinden temsilcilerimizin iştirakiyle yapılan bölge toplantısı ve gönüllü, dinamik gençlerimizin şevkle hizmet verdiği kitap fuarındaki imza programımız gayet verimli geçti. Katılan ve katkıda bulunan herkese teşekkürler.

Okunma Sayısı: 7261
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    16.1.2018 11:14:32

    "Aklın yolu birdir yahut akıl için yol birdir" derler. Yapılması gereken; maddi ve manevi tahribatı iyice içinden çıkılmaz hale getirmeden, OHAL rejimine son vererek yeniden ve süratle demokratik hukuk devletine dönmek, hukukun üstünlüğü içerisinde, temel hak ve hürriyetleri gasp etmeden, toplumsal barış ve adaleti de temin ederek sorunları çözmektir. Bu akıl ve OHAL/KHK yöntemiyle, bu hukuk ve adalet anlayışıyla sorunları çözmek pek mümkün görünmemektedir. 15 Temmuz zalimane darbe girişiminin fail, müsebbip ve azmettiricileri kimler ve cezaları ne ise bulunmalı ve verilmelidir. Fakat bunu bahane derek OHAL ilan etmek ve ardından KHK'lar ile hukuk devleti ve meclisi devre dışı bırakarak keyfi ve hukuksuz bir idare tesisi etmek kabul edilemez. Sorunun kaynağı, çözüm olamaz. Bu tezattan kurtulmalıyız. Suç ve cezanın şahsiliği, masumiyet karinesi, adil yargılanma ve savunma hakkı gibi evrensel hukuk kaideleri bir takım bahaneler arkasına sığınarak ihlal edilemez.

  • Gündüz Alp-2

    16.1.2018 10:59:29

    Aynı AYM eski bir GKB hakkında da benzer karar verdiğinde aynı iktidar demokrasi güzellemesi yapmıştı. Şimdi iktidara muhalif fikirler beyan etti diye tutuklu iki kişi hakkında "hak ihlali" kararı veren AYM adeta top ateşine tutuluyor. Bunun anlamı ve sebebi nedir? Kanaatimce birinci sebep; AYM'nin bu kararı ile keyfi ve hukuksuz devam eden süreç bitecek, karar emsal niteliğinde olacağından diğer tutuklulara da tahliye yolu açılacağından iktidar herhalde korkmaktadır. Zira böyle bir şey olduğu takdirde, OHAL/KHK ile devam ettirilen antidemokratik sürecin "gayri hukuki ve keyfi" olduğu resmen AYM ile tescil edilmiş olacaktır. İkincisi; böylece "hukuksuzluğu" tescil edilen iktidar hem içeride hem de dışarıda bunu bir hayli izah etmekte zorlanacak ve bu davalar AİHM'ye gittiği vakit ülkeye ciddi anlamda (maddi-manevi) fatura kesilecektir. Bu faturanın faturası da milletçe -tabiidir ki- iktidara kesilecektir. Yani nereden bakarsak bakalım durum vahamet arz etmektedir.

  • Gündüz Alp

    16.1.2018 10:47:51

    Aşılmadık ne sınır kaldı ne hudut. Kestirmeden siyasal İslâmcı iktidara ve desteklerine net olarak bir soru sormak ve aynı netlik ve samimiyette bir cevap almak istiyoruz. Sorumuz şudur: Ülkemizi medeni, hür ve demokrat dünyanın bir parçası mı yoksa baskının hâkim olduğu otoriter rejimlerin bulunduğu üçüncü dünyanın bir parçası mı yapmak istiyorsunuz? Eğer tercihiniz birinci şık ise, zorlama tevillere ve bahanelere sığınmadan lütfen bir an önce hürriyetçi demokrasinin hâkim olduğu hukuk devletini tesis ediniz ki; sizin samimiyetinize inanalım ve size güvenelim. "Yüce Divan" sıfatıyla yeri geldiğinde BB, Meclis Başkanı , Milletvekilleri vesair yetkilileri yargılayabilen AYM'nin "bağlayıcı" kararını (eleştiri konusu yapılabilir fakat) tanımamak ne demek? Madem tanınmayacak o vakit "bireysel başvuru" yolu niye açıldı? Bu nasıl bir hukuk ve adalet anlayışıdır?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı