Bir iktidar gazetesindeki yazısında avukat yazar f.ö operasyonlarındaki son durumu değerlendirirken, konuya şöyle girmiş:
“Tekrar nerden başladı bilmiyorum, ama soruşturmalarda sınırların korunamadığına, yargı teşkilâtının doğru bir yol haritası ile hareket etmediğine ilişkin iddialar havada uçuşmaya başladı.” (Yaşar Baş, Akit, 15.5.17)
Ve başlamış yargının süreçte yaptıklarını savunmaya:
“Bu tartışmalar içinde suçlanacak son kurum yargı teşkilâtıdır. Çetenin tasfiyesi konusunda en tutarlı iş planı yargıya aittir. Devlet kurumlarının birçoğunda yaşanan zaafiyete rağmen, yargının duyarlılığı ile işler ayakta duruyor. Yargının çağrılara ihtiyacı yok.”
Bunları ifade ettikten sonra konuyu şuraya getiriyor:
“Yargıda hatalı işler olmuyor mu ya da olamaz mı? Tabiî ki de oluyor ve daha da olacak. Ancak yargı, olan veya olabilecek istismarları kendi prosedürü içinde çözme kabiliyetine ve kararlılığa sahip.”
“Örgütle ilişkili olduğu şüphesi altında olanlara müsamaha gösterilmemeli; bu kuşku altındaki herkes, tehlike tamamen ortadan kalkmadan işlerin normale dönmeyeceğini bilmeli ve rahat etmek istiyorsa örgütün çökertilmesi için en az devlet kuvvetleri kadar mücadele etmeli. Soruşturmaların genişlemesinin bazı haksızlıklara neden olacağını konuşuyor, soruşturmaları yürütenlere çağrıda bulunuyoruz” diyen yazar, hiç kimsenin örgütle zayıf ilişki içinde bulunanlara örgütü çökertmek için harekete geçme çağrısında bulunmayışından şikâyet ediyor.
Ve f.ö’cü olmadığı halde örgütle ilişkilendirilenlere “Örgüt sözcüsü gibi devlet kuvvetlerine saldırmak yerine sizi bu duruma getirenlerle mücadele edin” diyor.
Bu nasıl tavsiye?!
Hem iftiraya uğrayıp bütün haklarınız elinizden alınarak mağdur edileceksiniz; hem de masumiyetinizi savunma gayretiniz “devlete saldırmak” olarak görülüp bundan vazgeçmeniz ve hiç ilginiz olmadığı halde yapılan iftiralarla ilişkilendirildiğiniz bir örgüte karşı yürütülen mücadeleye katılmanız istenecek!
Hani ihbar ve “kanıt”lar!?
Hukuka nasıl bir takla daha attırıldığını göstermesinin yanı sıra, iyice sıkışmışlığın itirafı olarak da yorumladığımız yazıdaki tek isabetli çağrı, “küçük küçük adımlar” diyerek işi küçültse de şu:
“Devletin normalleşme sürecini hızlandırması lâzım.”
***
Akit yazarı Sabri Balaman: Hukuk ayaklar altında, keyfî tutuklamalarla korkunç hatalara sebep olunuyor, düzeltme mekanizmaları çalışmıyor.
Nur’un ve diğer tüm masumların haksız tutuklulukları sürerken hâlâ “Herşey hukuk içinde yürüyor” nutukları atanlara yazıklar olsun.
Isparta Bediüzzaman Mevlidi - http://www.yeniasya.com.tr/video/isparta-bediuzzaman-mevlidi_432199