Sandıkta milletin reyleriyle seçilmiş iktidarların defalarca asker ve dipçik zoruyla alaşağı edildiği bir ülkede, siyasî iktidarın kendisini hedef alan antidemokratik tertiplere karşı müteyakkız olması ve tedbir alma ihtiyacı duyması bir yere kadar anlaşılabilir ve normal bir refleks.
Ve aynı zamanda kendisini seçen insanların hukukunu da koruma adına bir görev.
Ancak bunun yolu, demokrasi ve hukuku sağlam güvencelere bağlayacak güçlü ve kapsamlı yapısal reformlardan geçiyor.
Aksi halde, sadece kendi iktidarını koruyup pekiştirmeye endeksli bir yaklaşım demokrasiye hayır getirmez, zarar verir.
AKP iktidarının üçüncü döneminde verdiği işaretler böyle bir yaklaşımın giderek ağırlaşan tonda öne çıktığını göstermekte.
Kamuoyundan, ilgili kesimlerden ve AB başta olmak üzere dış dünyadan gelen itiraz, uyarı ve eleştirilere kulak tıkayarak çıkarılan yasalarla, AB sürecinde şimdiye kadar elde edilen demokratik kazanımların tek tek geri alınması bunun tezahürü.
Yargının iktidar kontrolüne alınması, basına yönelik müdahaleler, internet ve sosyal medya yasakları, “Polis devletine mi gidiyoruz?” diye sorduran düzenlemeler...
Bir tarafta hukuk devleti, özgürlük ve demokrasi söylemleri; diğer tarafta bunlarla tamamen çelişen tasarruf ve uygulamalar.
Ve muhalefete tahammülsüzlük...
30 Mart yerel seçimi öncesinde iktidarı eleştiren broşürler yayınlanması dahi hazımsızlıkla karşılandı ve tepki gösterildi.
Cumhurbaşkanı seçiminde de muhalefetin bir adayda ittifakı demokrasinin gereği olarak saygı ve takdirle karşılanması gerekirken, iktidar bunu kendisine yönelik bir komplo ve ihanet tertibi olarak niteledi.
Şimdi de 7 Haziran seçim sürecinde yine iktidardan benzer söylemler yükseliyor.
Muhalefet partilerini bir demokrasi ittifakında buluşmaya davet eden çağrı ve mesajlar yine “ihanet delili” olarak gösteriliyor.
Keşke böyle bir ittifak kurulsa da, millî iradeyi sadece kendisine verilen oylarla tanımlayan çoğunlukçu bir iktidar anlayışının bozduğu dengeleri yeniden yerli yerine oturtacak bir demokrasi ayarı yapılabilse!
Cumhurbaşkanı seçiminde ortak adayda uzlaşan, ama tabanlarını işin içine katamayan muhalefet partileri, 7 Haziran’da yeni bir demokrasi ittifakını başarabilirler mi?
* Merhum Hakkı Yavuztürk’ün ve bizim eniştemiz Vahap Öztürk, şoför olarak, Bekir Berk Ağabeyi Anadolu’daki Nurculuk davalarına götüren isimsiz kahramanlardan biriydi. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın. Mekânı Cennet olsun. Aile efradına sabr-ı cemîl niyaz ediyorum.