Seçim takvimi işlemeye başladı. Ama Türkiye henüz seçim atmosferine girmiş değil. Bunun için aday listelerinin şekillenmesini, kampanyaların ve mitinglerin başlamasını beklemek lâzım.
O zaman seçim havasına girilir mi, göreceğiz. Ancak en azından şu an itibarıyla genel iklimin hayli tatsız ve kuru olduğunu ifade etmek herhalde pek yanlış olmaz.
Bunun sebeplerinden biri, iktidar cenahındaki akord bozuklukları olabilir mi?
Özellikle Erdoğan’ın hükümeti geri plana iten dominant tavrı, Başbakanı zor bir ikilemde bırakıyor. Bir taraftan Saray çıkışlı müdahalelerin yol açtığı rahatsızlık; diğer taraftan kendisini dışarıya karşı “Sorun yok, uyum içindeyiz” mesajı vermek zorunda hissetmesi, Davutoğlu’nu ciddî şekilde zorluyor, yoruyor ve yıpratıyor olmalı.
Erdoğan’ın bilhassa Fidan ve Gül atraksiyonları ile Merkez Bankasına ve Ali Babacan’a yönelik salvoları en çok onu sıkıntıya soktu; ama hem bunları sineye çekmek, hem de birşey yokmuş gibi davranmak, kolay taşınabilecek bir yük olmasa gerek.
Dolardaki yükselişin durdurulamayışı; sanayi üretiminin eksiye dönmesi; ihracatın azalması; kepenk indiren esnaf ve işsiz sayısının artması; kredi ve kart borcunu ödeyemeyip takip listesine alınanların çoğalması gibi sinyaller, ekonomide yine kara bulutların toplandığını gösteriyor.
Eğer bunlar dağıtılamazsa, seçim sandığındaki tercihlere yansımaları iktidar açısından hiç de parlak sonuçlar doğurmaz.
Saray, Savarona, özel uçak, saltanat... tartışmalarının yıpratıcı etkisi, ekonomideki olumsuz sinyallerin kitleler üzerindeki tezahürleriyle birleşirse, bu sonuçlar “beklenmedik” sürprizlere de yol açabilir.
Ekonomiyle ilgili kimi bakanların “Kur artışı vatandaşı etkilemez; euro’yu da mı Cumhurbaşkanının MB çıkışları düşürdü; emeklilere enflasyonun çok üzerinde zam yaptık, artık ek zam yok” gibi sözleri, ilgili kesimlerde nasıl yankı bulur; göreceğiz.
Ama hatırı sayılır bir kitlenin, iş cebine dokununca tepki verdiği, tecrübelerle sabit.
Üç dönem kuralı gereği siyasette yolun sonuna gelip emekliliğin eşiğine dayanan isimlerden Arınç, “Ekonomideki sendelemenin ağır siyasî sonuçları olabilir” uyarısında bulunurken herhalde bunlara işaret edip dikkat çekme gereği duymuş olmalı.
tweet- Eğer HDP’li Altan Tan ve Leyla Zana’ya açılan davaların durdurulması normalleşme ise, Hidayet Karaca ve Mehmet Baransu’nun tutukluluğu ne?