Bu seslenişimizin muhatabı, 15 Temmuz ve OHAL öncesi başlayıp sonrasında yoğunlaşan malûm soruşturma ve davalara bakmakla görevli sulh ve ağır ceza hâkimleriyle savcılarıdır.
Yanı sıra, bu davalarla ilgili talep, şikâyet ve itirazlar için karar vermek durumunda olan AYM ve Yargıtay üyeleridir.
Öncelikle ifade edelim ki, demokrasi ve hukuka kast eden menhus 15 Temmuz kalkışmasına karşı hukuk zemininde bir hesaplaşmanın yapılması elbette ki demokratik hukuk devletini korumanın gereğidir.
Ama darbe girişiminin sorumlularıyla sınırlı tutulması gereken bu hesaplaşmanın başka maksatlara alet edilmesine fırsat verilmemesi de bir diğer gerekliliktir.
Oysa yaşanan OHAL sürecindeki uygulamalarda üzülerek görüyoruz ki, bu hassas denge endişe verici bir şekilde bozulmuş durumda ve son derece yaygın, ağır, vahim hak ihlallerine meydan veriliyor.
Hukukun ve ceza yargılamasının en temel ilkeleri göz göre göre çiğnenirken, bu prensipleri gözetmekle birinci derecede sorumlu olan yüksek yargı organları bile söz konusu ihlallerin başını çekiyor.
AYM gibi bir kurumun MGK kararlarını referans göstererek hukukun üstünlüğü ilkesini geri plana itmesi, OHAL uygulamalarındaki hukuksuzlukları frenleme ve engelleme görevinden istinkâf etmesi ve yoğun hak ihlallerine onay anlamına gelen bir tavır sergilemesi, bunun düşündürücü ve kaygı verici örneklerinden biri.
Bir hukuk devletinde “bağımsız” yargı organının MGK’ya “biat” ederek hukuktan taviz vermesi söz konusu olabilir mi?
Keza AYM ve Yargıtay’dan, istihbarat kaynaklı ve birçok yönüyle tartışmalı Bylock listelerini “kesin delil” sayan kararların sâdır olması kabul edilebilir mi?
Dahası, mahkemelerin, gerek bu davaları yakın takipte tutan Saray, gerek siyasî müdahalelere açık bir yapı ve işleyişle yürüyen HSK, gerekse iktidar medyasında yapılan tek taraflı yayınlar üzerinden sürekli ve ağır bir baskıya maruz bırakılması, hukuk devletinde olacak şeyler mi?
Bütün bunlar, zaten çok zor olan işinizi daha da zorlaştırıyor. Ancak buna rağmen önceliğiniz hukuk ve vicdan olmalı.
(Devam edeceğiz.)
***
-Darbe davalarıyla örtülen “terör örgütüne üyelik”davalarında terörle ilgisi olmayan masumlar aylardır mağdur ediliyor. Artık yeter!
-15 Temmuz gecesi düğün basıp komutanları teslim alanlar bile bırakılırken, darbeyle hiç ilgisi olmayan Nur ve onbinlerce masum hâlâ içeride!
-Adalet, hafiyelerin sözlerine nasıl bina olunur? https://www.pscp.tv/yeniasya111/1ypKdlAlNgrKW