Seçim sonuçları belli olduktan sonra yeni oluşan tabloda Sarayın takip ettiği stratejinin bir ayağı muhalefete yönelik.

Bu çerçevede Deniz Baykal’a yapılan görüşme davetiyle CHP’nin içi karıştırıldı. Eski genel başkan üzerinden Kılıçdaroğlu bir oldubitti ile karşı karşıya bırakıldı.

Parti içi dengelerin hâlâ tam olarak oturmadığı sıkıntılı ve sancılı bir geçiş dönemini yaşamakta olan CHP, Meclis Başkanlığı için Baykal’ı aday gösterme noktasında adeta bir dayatmanın muhatabı kılındı.

Böylece hem parti içinde yeni bir kriz ve sıkıntı meydana getirildi, hem de diğer muhalefet partileriyle ve bilhassa MHP ile sağlıklı bir iletişimin önü kesilmiş oldu.

Altyapısı hazırlanmadan seslendirilen “yüzde  60’lık blok” söylemi ve Bahçeli’ye başbakanlık teklifi atraksiyonu da böyle bir ortamda sonuç vermedi ve geri tepti.

MHP de fevrî tavrıyla tuzağa düştü.

Sonuçta Meclis Başkanlığı adeta altın tepsi içinde AKP’ye teslim edilmiş oldu.

Bu süreçte Cumhurbaşkanının muhalefetten sadece CHP’li Baykal’la değil, diğer partilerden başka isimlerle de görüştüğünün ortaya çıkması, stratejinin çok daha etraflı ve kapsamlı olduğunu gösteriyor.

HDP’den görüşülen isim, bu seçimde partinin yeni vitrin yüzlerinden, eski CHP’li Celal Doğan. Parti şimdilik “Görüşme kişisel” deyip dışarıya renk vermiyor, ama  görüşme orada da sıkıntı doğurmuş olmalı.

Bahçeli’nin söylediğine göre Saray MHP’den bir isimle de görüşmüş. Ancak bunun kim olduğu henüz öğrenilememiş. MHP lideri aramaya devam ediyormuş.

Sarayın bu atraksiyonları bir taraftan muhalefet partilerini hem kendi içlerinde sıkıntıya sokup, hem birbirlerine düşmelerini sonuç verirken, diğer taraftan AKP’nin koalisyon arayışlarına da çomak sokuyor.

Asıl hesap ise, partileri, bu defa kazanacağından emin olduğu yeni bir seçime zorlamak. Ve gelinen noktaya bakılınca görülüyor ki, partiler de bu tuzağa düşüyor.

Ama hesap tutar mı, orası meçhul.

tweet- Sabah’a göre HDP müteahhide 500, esnafa 100, vatandaşa 300 zarf dağıtıp zekât istemiş. THK da aynı şeyi MEB kanalıyla okullarda yapıyor.