Son dönemde yaşanan krizin cemaat-hükümet çatışması olarak tartışılmasını “gevezelik yapmak” olarak niteleyen ve gerekçesini “Devletin çekirdeği diye birşey var” diyerek açıklayan Prof. Dr. İsmail Kara, iki tarafa da mesafeli duran hocaların çözüm bulucu ciddî bir çaba içine girmemesinin de düşündürücü olduğunu söylemişti.
Çözüm ve ara bulucu çaba göstermek bir tarafa, tam tersine Nur cemaatinin bazı grupları dahil, birçok cemaat ve dahası ilahiyatçılar, bilhassa seçim dönemlerinde Gülen cemaatine karşı iktidarın yanında saf tuttular. Cemaati suçlayıp AKP’ye arka çıkan beyanatlar verdiler, deklarasyonlar yayınladılar.
Süreç, kimi iktidar gazetelerinde açıkça ifade edilen “Cemaat itibarsızlaştırılacak, mensupları sokağa dahi çıkamaz hale getirilecek” yaklaşımı çerçevesinde şekillendi.
İlk dönemlerde havayı yumuşatma ve arayı bulma yönünde bir girişim oldu, ama...
Nedense! arkası gelmedi, saman alevi gibi dahi olamadan, yani parlayamadan söndü.
12.2.14’te “Sağduyunun sesini yükseltelim” çağrısıyla Yeni Asya’ya manşet olan bu önemli girişimde, aydınlar ve kanaat önderleri “Sağduyuya davet” mesajı veriyorlardı.
MİT eski müsteşarı Cevat Öneş ve 28 Şubat sürecinde başörtüsü yasakçılarına açtığı davalarla adından söz ettirip bundan dolayı o dönemde kızağa çekilen emekli başsavcı—ve yeni AKP adayı—Reşat Petek gibi, iktidar politikalarından yana tavır alan isimlerin yanı sıra, Gülen cemaatinden Prof. Dr. Suat Yıldırım ile iki tarafa da mesafeli duran eski AYM üyesi Prof. Dr. Sacit Adalı gibi şahsiyetlerin ve birçok kanaat önderinin imzaladığı deklarasyonda şu çağrı seslendiriliyordu:
“Zaman zaman sağduyunun harekete geçtiği görülse de inisiyatif zayıf kalıyor ve yeni gündemler arasında unutuluyor. Şu halde sağduyunun sesini bulmalı, yükseltmeliyiz.”
Biz de 18.2.14 günü çıkan yazımızda bu mesajı değerlendirmiş ve “Bu kaygıyla aynı çağrıyı yapmış bir kalem erbabı olarak yürekten katılıyor, destekliyoruz” demiştik.
Manşet ve yazımız, inisiyatifi başlatanlarca da memnuniyetle karşılandı ve girişimin geliştirilip kararlılıkla sürdürüleceği belirtildi.
Ama öyle olmadı. “Sağduyuya davet” hareketinden bir daha ses çıkmadı. Galiba başka eller devreye girip sağduyu çağrısını susturdu ve gerilim daha da tırmandırılarak bu noktaya gelindi. Peki, bu kriz kime yaradı?
tweet- Partilerde mevcut vekillerin yarısı liste dışı kalmış. Vekillere “kurşun asker” rolü biçen darbe ürünü sistemde hepsi değişse ne fark eder?
* Bir buçuk ay içinde berzah âlemine uğurladığımız 45 yıllık okurlara Ahmet Düzenli de katıldı. İbrahim Sayan, Latif Kaymak ve Sedat Marmaralı’nın ardından kafileye dahil olan Düzenli’ye Allah’tan rahmet, ailesine sabır diliyorum. Nur içinde yatsın.