Nur hizmetinin ve Yeni Asya ekolünün mensupları olarak, yaşadığımız herşeyi Risale-i Nur ölçülerine göre dikkat ve hassasiyetle gözden geçirip değerlendirmemiz gerekiyor.
Artısıyla, eksisiyle her şeyi...
Hizmetteki müsbet gelişmeleri, hamleleri, manevî fütuhat hamlelerini, zaferleri de; kriz, sıkıntı ve olumsuzlukları da.
İçimizi ferahlatan müjdeli haberler, istikamet çizgisinde ihlâs ve tesanüde dayanan haklı şûrâların, “ben”leri “biz” havuzunda eritip dört elife 1111 kuvveti kazandıran sağlam bir tesanüd ve dayanışmanın, müfritane irtibatın neticeleri.
Ortalıkta dolaşan ve özellikle sosyal medyada belli merkezlerce tedavüle sokulan silik sözlere, iftira ve karalamalara itibar etmeyip, hedefteki hizmet erbabına güven ve itimadını her halükârda koruyan; ard niyetli iddiaların zihinlerde doğurması muhtemel istifhamları, doğrudan kaynağına sorup tahkik ederek gideren bir dikkat ve hassasiyetin eserleri.
Yeni Asya’nın bu kadar şiddetli ters rüzgâr ve fırtınaların estiği bir zamanda istikametini şaşırmadan yoluna devam etmesi ve Risale-i Nur’a getirilen keyfî bandrol engeli ile devlet tekeline karşı verdiği mücadeleyi zafere ulaştırması, bunun son dönemdeki en manidar örneklerinden.
Maddî şart ve sebeplerle açıklanması hiçbir şekilde mümkün olmayan bu zaferin manevî izahı Üstadın şu sözlerinde:
“Velâyetin (evliyalığın) kerameti olduğu gibi, niyet-i hâlisanın (hâlis niyetin) dahi kerameti vardır. Samimiyetin dahi kerameti vardır. Bahusus (bilhassa) lillah için olan bir uhuvvet (kardeşlik) dairesindeki kardeşlerin içinde, ciddî, samimi tesanüdün (dayanışmanın) çok kerametleri olabilir.” (Mektubat, s 632)
Muvaffakiyet ve zaferlerin devamı, bu niyet-i hâlisa, samimiyet, kardeşlik ve tesanüd manalarının muhafaza ve inkişafına bağlı. Farklı alanlarda karşı karşıya gelinen sıkıntı ve zorlukların asıl sebebi ve çıkış kaynağı ise, bu manalara zarar veren arıza, boşluk, kesinti ve kopukluklar.
Üstadın “Evvel ahir tavsiyemiz tesanüdü muhafaza” çağrısı ve bilhassa bu noktadaki ısrarlı vurguları boşuna değil.
Hucurat Sûresi 6. âyet: Ey iman edenler, herhangi bir fâsık size bir haber getirecek olursa, onu iyice tahkik edin, doğruluğunu araştırın +
* Yoksa, gerçeği bilmeyerek, (fâsıkın getirdiği habere inanarak) birtakım kimselere karşı fenalık edip sonra yaptığınıza pişman olursunuz.