Risale-i Nur’un basım ve neşir hakkına sahiplik iddiasıyla 1. Gebze Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan ve reddedilen davada gerekçeli karar da açıklandı.
Konunun detaylı şekilde incelendiği karardan satır başlarını özetleyerek aktaralım:
Mûrisin vefatından sonra 22.10.1960 tarihinde düzenlenen ve davacıların vekilince sunulan Eskişehir 3. Noterliğine ait belge ve Ankara 11. Noterliğinin 30.05.1975 tarihli şehadet senedi, Medenî Kanunda aranan resmî vasiyetname şartlarını taşımıyor. Çünkü kanun, resmî vasiyetnamenin, mûrisin arzularının iki tanık katılımıyla resmî memur tarafından düzenlenmesi ile oluşmasını öngörüyor.
Kanunun gösterdiği diğer bir alternatif olan “el yazısı ile vasiyetname” için, vasiyet edenin kendi el yazısı ile yazılmış ve imza edilmiş; yıl, ay ve gününün bizzat vasiyetçi tarafından yazılıp imzalanmış ve düzenlendiği yerin de yazılmış olması şartları gerçekleşmediğinden, davacı tarafın belgeleri buna da uymuyor.
Bir başka alternatif sözlü vasiyetname.
Yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmî veya el yazılı vasiyetname yapılamaması durumunda başvurulabilecek olan sözlü vasiyetname için kanunun aradığı şartlarda bu belgelerde tahakkuk etmiyor:
Bu şartlar, mûrisin son arzularını beyan ettiği iki şahidin, bunları yer, yıl, ay ve günü de belirterek hemen yazıp imzalamaları ve yazılan belgeyi ikisinin birlikte vakit geçirmeden bir sulh veya asliye mahkemesine vermeleri.
Miras bırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini ve onun son arzularını olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hâkime beyan etmeleri veya mahkemeye başvurup bu hususları beyan ederek, miras bırakanın son arzularını tutanağa geçirtmeleri.
Davacıların sunduğu, 1975’te Ankara 11. ve 1960’ta Eskişehir 3. Noterliği tarafından düzenlenen belgeler sözlü vasiyetname kabul edilse bile tenfizi hakkında yetkili Sulh Hukuk Mahkemesince verilen bir karar ibraz edilememiş, tenfiz davası açma süresi de dolmuş
Ayrıca, davacıların daha önce İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde aynı iddia ile açtıkları dava da 5.5.1993’te reddedilmiş ve bu red kararı 11.7.1995 günü Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiş.
Hak sahipliği iddiasını bitiren son karar bu.
tweet- Evet, derin güçler kullanır ve harcar. Bu vakıa, bunu Gülen bağlamında gündeme getirenler için de geçerli. Onlar da kullanılıp harcanacak...