Yıllardır problemsiz devam etmekte olan Risale-i Nur neşriyatı, evvelâ, halkın bilgi edinme hakkını kullanabilmesi için kurulmuş bulunan BİMER sistemini kendi hedefleri için istismar edenlerin tezgâhıyla başlatılan keyfî ve hukuksuz bandrol uygulamasıyla engellendi.
“Eserlerin sadeleştirilmesine karşı Kültür Bakanlığına şikâyet yağıyor” gerekçesiyle konulan bandrol engeli, öncelikle, orijinaline sadık kalınarak hazırlanan risalelere uygulandı.
“Yasal vârislerden telif sözleşmesi getirin” denildi, ama nesebî vârislerden, Abdülmecid Nursî’nin kızı Saadet Hanımın “Şimdiye kadar risale neşriyatını engelleyici bir tavır içinde olmadım, bundan sonra da olmam, bu hizmete talip olan herkes eserleri basabilmeli” diyerek ve dönemin Başbakanının “Hakkını devlete devret” talebiyle ilettiği görüşme isteğini dahi reddederek ortaya koyduğu yaklaşım, bu şartın yerine getirilmesine imkân vermedi.
Bunun üzerine, “çözüm” olarak eserlerin “kamuya mal edilmesi”ni öngören yasal düzenleme gündeme getirilip torbaya sokuldu ve bütün itirazlara rağmen Meclisten geçirildi.
İktidar bu süreçte sadece kendi tercih ettiği kesimlerle temas halinde olup, onların dışında kalanların fikirlerini sorma ihtiyacı duymadı.
Apar topar yapılan düzenlemeyle eserlere getirilen devlet tekelinin evrensel hukuk kriterlerine aykırı olduğu ikazlarına da kulak vermedi.
Ve kanun Saray onayından çıkıp yürürlüğe girdi, ancak iptali talebiyle AYM’ye dava açıldı.
AYM başvuruyu gündeme alarak esastan görüşmeye başladı. Hukuka saygı, karar belli olmadan harekete geçmemeyi gerektirdiği halde, hükümet yine yangından mal kaçırırcasına çıkardığı kararname ile, sanki babasının malıymış gibi el koyduğu eserleri Diyanet’e verdi.
Şimdi Diyanet, risale basan yayıncılarla bir araya gelerek, bu sıkıntılı durumdan çıkmanın yolunu arıyor. Onun inisiyatif ve çağrısıyla gerçekleşen toplantı sürecin başında veya iş bu noktaya gelmeden yapılmış olsaydı, risale neşriyatındaki sekiz aylık kesinti yaşanmaz; ayrımcı, dışlayıcı ve keyfî uygulamaların yol açtığı gereksiz gerilimlere meydan verilmezdi.
Yeni Asya olarak biz başından beri böyle bir buluşmanın temini için gayret gösterdik, iktidara da bunu yapması çağrısında bulunduk.
Şimdi de keyfîliği kılıfına uydurup Diyanet’i de alet etmek için çıkarılan kararnamenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebiyle Danıştay’a dava açtık. Dileğimiz, daha fazla yol alınmadan yanlıştan geri dönülmesi ve risale neşriyatındaki devlet gölgesinin kalkması.
tweet 1: Ümit Şimşek hıncını şimdi de risale neşriyatında her zaman yapıcı tavır sergilemiş olan Seyda Ünlükul’a saldırarak çıkarıyor. Yazıklar olsun.
tweet 2: Eserlerin Diyanet’e devrine Ahmet Aytimur’un da ikna olduğunu iddia eden Akgündüz’e: Madem öyle, son “ağabeyler bildirisi”nde niye adı yok?