"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’un bir hukuk zaferi daha

Kâzım GÜLEÇYÜZ
11 Haziran 2017, Pazar
Geçen Cuma Yeni Asya’da çıkan “Risalede tekelciliğe Yargıtay’dan da red” haberi, son dönemde yargıda cereyan eden olumsuz ve endişe verici gelişmelere, mahkemeler üzerindeki çok ağır baskılara rağmen hukukun hâlâ ölmediğini gösteren yeni bir örnek.

Ve yargıda gerçek hukuk kriterlerine uygun reflekslerin hâlâ canlı olduğunu gözler önüne seren ümit verici bir işaret.

Kararın, davaya konu olan sürecin serencamıyla beraber kısa bir özeti şöyle:

2014 Nisan’ında Risale-i Nur’a keyfî bandrol engelinin başlatıldığı dönemde “Eserlerin basım yetkisi sadece bize ait” iddiasıyla Gebze’de bir dava açılmıştı.

Yeni Asya olarak bu davaya müdahil olduk ve söz konusu iddiaya itiraz ettik.

Mahkeme itirazımızı haklı buldu ve iddia sahibi tarafın talebini reddetti. Bunun üzerine konu Yargıtay’a gitti ve Yargıtay da Gebze mahkemesinin kararını onadı.

Böylece Risale-i Nur neşriyatında “tekelci bir yetki” iddiası bir defa daha yargıdan dönmüş ve külliyatın asla inhisar altına alınamayacağı, temyiz mahkemesinin kararıyla tekrar tescil edilmiş oldu.

Yargıtay’ın kararı, daha önce ilgili konularda AYM ve Danıştay tarafından verilmiş olan kararları tamamlar nitelikte.

Kısaca onları da hatırlayacak olursak:

Bandrol engeli çıkarıldıktan sonra güya bu problemi çözme iddiasıyla Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa eklenen bir madde ile, Risale-i Nur basımını devlet tekeline veren bir düzenleme yapılmıştı.

Ama hukuka aykırı olan bu düzenleme için önce CHP, ardından Ankara Fikrî ve Sınaî Haklar Mahkemesi AYM’de iptal davası açtı. Ve AYM de maddeyi iptal etti.

Bilâhare, hükümetin bu maddeye istinaden risale basımı ve basım için yetki verme yetkisini Diyanet’e veren kararnamesi için Danıştay’da açtığımız davada da yürürlüğü durdurma kararı alındı.

Sonuçta hem Risale-i Nur devlet tekelinden kurtuldu, hem de aslına uygunluk şartıyla herkesin basabilmesi sağlandı.

Yeni Asya’nın mücadelesi sayesinde.

(Bu mücadeleyle ilgili detaylı bilgi için Risale-i Nur Kur’an’ın Malıdır, Tekelleştirilemez isimli kitabımıza bakılabilir.) 

***

Yargıtay’ın risaleler için verdiği karar yeni bir hukuk zaferi. Sıra Nur’a ve diğer tüm masumlara özgürlük yolunu açacak yargı kararlarında.

Halk TV’de Yeni Asya için söylenenler, Cennet anahtarını cebinde zannedip önüne gelene din düşmanı yaftası yapıştıran Akit’i rahatsız etmiş.

Akit’e: 1. Fazilet odur ki, düşman dahi tasdik etsin. 2. Hedefe koyduğun insanların kalbini yarıp baktın mı da din düşmanı ilan ediyorsun?

Üstad: Medenîlere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir. İslamın ulvî olduğunu ahlâkla göstermek iledir.

Üstad: Dine teşvik etmekle dine hizmet olur. Yoksa “Dinsizsiniz” dese onları tecavüze sevk etmektir. Din dahilde menfi tarzda istimal edilmez.

Okunma Sayısı: 6737
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Arif Altay

    11.6.2017 23:04:32

    Özcan Bey, Yeni Asya Gazetetesi'nde köşe yazıları yazsanız iyi olur diye düşünüyorum. Saygılar.

  • Özcan Erkiş

    11.6.2017 15:43:23

    ( 5 ) Hür ve demokrat ve medenî dünya maddeten terakki ederken, mâneviyatta onlara muhtaç olmayan bilakis onlara rehber ve kılavuz olabilecek hakaik ve kemalâta sahip müslümanlar; savaştan barışa, tefrikadan ittihad ve ittifaka, adavetten dostluğa, tedenniden terakkiye vakit ayıramadıkları için bugünkü perişan ahvâli yaşamaktadır. "İyilik Allah'tan, kötülük nefistendir" hakikatince hariçte düşman aramayalım. M. Âkif'in dediği gibi "Toplu vurdukça sineler, onu top sindiremez!" Mesele "sinelerin toplu vurmamasında!" Yargının cesur ve âdil olmasından nereye geldik. Demek mesele, şahsın yahut şahsı mânevîlerin mahiyet ve keyfiyet ve kıvamına göre vaziyet ve şekil alıyor. Hadiselere bir de bu zaviyeden bakalım, diye düşünüyorum. Vesselâm. ...

  • Özcan Erkiş

    11.6.2017 15:27:42

    ( 4 ) Topu, Yehud ve Nasara milletine atarak işin kolayına kaçmayalım. Onların bozuk kısmı, tıpkı ikinci Avrupa gibi vazifelerini yapmaktadır. Peki İslâm dünyası barış ve ittifak adına ne yapıyor ona bakmak gerekmez mi? Kelime- i Tevhidi söyleyen fakat ittihad ve ittifakı beceremiyen Müslümanlar! Hata İslâm'da değildir. Maalesef müslüman ayna olamadığından İslâm'a da kendine de zarar vermektedir. Artık dünyamızı zir ü zeber eden şu üç düşmanı (cehalet, zaruret ve ihtilaf) mağlup edelim. 116 yıldır verilen Nobel Barış Ödülü alan bir tane 'Barış Dini İslâm' müntesibi bir Müslüman lider yahut devl let adamı (E. Sedat ve Y. Arafat'ı saymazsak, çünkü tek başlarına almadılar ) yoktur. Gorbaçov'un bile barış ödülü aldığı bir dünyada ne acı değil mi? Ama gerçekler bunlar. Hakikate karşı gözümüzü ve kulağımızı kapatamayız.

  • Özcan Erkiş

    11.6.2017 15:01:10

    ( 3 ) Şu zulümlü mağduriyet sürecini daha da tuhaf ve acaip hâle getiren bir mesele de yazıda bahsi geçen ve fakat ismini zikre değmez sözde "İslâmcı" cerâidin menfi tavrı, tarzı ve üslubudur. "Ediblerin edebli olması"hakikatine zıt bir vaziyet alarak âdeta tetikçilik yapmakla tarihin ibret levhasına geçmişlerdir. Milleti dinden imandan soğutan ve uzaklaştıran bu husus, Siyasal İslâmcı ideolojinin ve onun iktidarının, menfi ve menfaatçi siyasetinin bir neticesidir. Din adına siyaset yapanlar yahut dini siyasetine âlet edenlerin sebep olduğu menfilikleri şu anda hepimiz görerek bizzat yaşıyoruz. Reddi ve inkârı mümkün mü? İslâm dünyasının durumu bizden farklı mı? Bir asır evvel de cehalet, sefalet ve ihtilaf vardı şimdi de var. "Sulh, barış hayırlıdır!" diyen dinin mensup ve müntesibi olan İslâm ülkeleri 'savaş' çılgınlığı ve çığırtkanlığı içinde. Sebep?

  • öğretmen

    11.6.2017 14:50:05

    yeni asya'nın bu hizmeti hiçbir hizmet etmemiş olsa yeter.

  • Özcan Erkiş

    11.6.2017 14:44:00

    ( 2 ) Demek yargıda yapısal ve Mevzuat anlamda bir mesele yok ki, şu iki örnek, yâni Risâle ve Damatlar hakkında verilen kararlar bunu teyit ediyor. Geriye yargıcın âdil, cesur ve hür vicdanlı olması meselesi kalıyor. Bunlar da tam tahakkuk ve tezahür ederse, inşâallah âdalet tam ve vaktinde tecelli eder; mağduriyet ve mazlumiyet yaşanmaz diye ümit ve duâ ediyoruz. Yâni şu süreçte yargıda en fazla ihtiyaç duyulan hususlar; âdil ve cesur olmaları, tam bir vicdan hürriyeti ile hareket etmeleridir. Yargı da unutmamalı ki TC Mahkemelerinden başka bir de Mahkeme-i Kübra, Ma'dele-i ulyâ vardır. Orada yargı da yargılanacaktır.

  • Özcan Erkiş

    11.6.2017 14:29:19

    Sayın Güleçyüz, dünkü "Hukukçu âdil ve cesur olmalı "yazınızı teyit bugünkü yazınızda bahsini ettiğiniz "Risalede tekelciliğe Yargıtay'dan red" haberine dair ifadelerinizden de anlıyoruz ki, yargı tam mânâsıyla tarafsız ve bağımsız olmanın yanında âdil ve cesur olursa adâlet de tecelli edecektir. İşte sorun da çözüm de burada temerküz ediyor. Yargı mutlaka bağımsız ve tarafsız olacak fakat aynı zamanda âdil, cesur ve vicdanı da hür olmalıdır. Yâni dünkü yazıda bahsini ettiğiniz hukukçunun zikrettiği 4 erdem (bilgelik, cesaret, ölçülülük ve adâlet) olmalı ki yargı, hiçbir harici tesir altında kalmadan adaletle hükmetsin değil mi? Meselâ, "Damatlar" konusunda âdil ve cesur davranıp "hukukun gereğini yapan" bu yargı diğer mağdurlar için de "gereğini yapmakta" niçin âdil ve cesur davranamıyor acaba? Kanun önünde herkes eşit değil mi?

  • özdemiroğlu

    11.6.2017 07:52:41

    Adı geçen gazetenin dine ve siyasete neler verdiği ve neler götürdüğü bir araştırmaya tabi tutulsa acaba neler çıkacaktır? Edipler edepli olmalı sözleri kimin içindir?

  • HÜSEYİN İLHAN

    11.6.2017 04:43:35

    1-RİSALEİ NURLARI basma hakkı bize aittir diye neden ve niçin GEBZE tercih edilmiştiir.(MATBUATIN MERKEZİ İSTANBUL,DEVLETİN BAŞŞEHRİ ANKARA) varken bu ilçede mahkemeye müracaat bir entrikanın olduğunu gösteriyor. 2-YENİASYA nın RİSALEİ NURLARA muvafık hareket edip müsbet hareketin bizzat fiili yaşatanı olduğu bu hadise ile bir kez daha TESCİLLENMİŞTİİİR. 3-HALK TV de RİSALEİ NUR ve YENİASYA dan bahsedilip takdir edilmesi İŞİD kafalıları elbette rahatsız eder.Çünkü onlar matbuatta GÜZEL AHLAK,İSLAM KARDEŞLİĞİNE istinad eden ayınlar yerine MÜFTERİLİK,KİN-ADAVET ile karşısındakilere hakaretler eden HARİCİ zihniyet sahibidirler.

  • Ali Tam

    11.6.2017 00:32:33

    Risale-i Nur Külliyatini nefislerin, zalimlerin, kafirlerin ve her türlü muarrizlarin tasallutundan muhafaza eden Allah'a sonsuz hamdu senalar olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı