Bediüzzaman, emperyalist devletlerin Müslümanlara yönelik taarruzlarının çok daha şiddetli olduğu, İslam coğrafyasının neredeyse tamamen sömürgeye dönüştürüldüğü bir dönemde ecnebi toplumundaki olumlu dönüşümü görüp Müslümanların dikkatini buna çekerken, yine Müslümanları kendi içlerindeki–İslama uymayan —hallerden kurtulup arınmaya davet etmişti.
Onun bu orijinal tahlillerini, bundan 104 yıl önce Şam’daki Emevi Camiinde yaptığı konuşma ile Muhakemat isimli eserinde görüyoruz.
Meselâ ecnebilerin eski devirlerdeki cehalet, vahşet ve dinlerine taassupları ile papazların tahakkümü ve halkın onları körü körüne taklitleri gibi hallerin, bilgi ve medeniyetin yaygınlaşması, hürriyet fikrinin ve gerçeği arama meylinin inkişafı ile izale olma yoluna girdiğini ve hızla ortadan kalktığını ifade ediyor.
İslam dünyasındaki müstebit, despotik, otoriter yapılarla, Müslümanların İslam ahlakına uymayan davranışlarının ve İslamla modern fenler arasında çelişkiler olduğu yönünde oluşturulmak istenen yanlış algının da ciddi ve önemli handikaplar olduğuna dikkat çekiyor.
Bunlara karşı, istibdat ve tahakkümü şer’î referanslarla reddedip meşrutiyet ve hürriyete sahip çıkıyor; İslamla akıl ve bilim arasında hiçbir çelişkinin bulunmadığını, tam tersine Kur’an’ın bütün hükümlerini akla tasdik ettirdiğini vurguluyor ve Müslümanları ısrarla İslam ahlakına uygun bir yaşayışa davet ediyor.
“İnşaallah, istikbaldeki İslamiyetin kuvvetiyle medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umumîyi (dünya barışını) temin edecek” diyor; bu noktaya terör, şiddet, savaş ve çatışma unsurlarının kesinlikle yer almadığı barışçı bir arınma süreci ile ulaşılabileceğini vurguluyor.
Ona göre, düşmanın inat ve tecavüzünün silah ve kılıçla kırılıp def edildiği devirler geride kaldı. Silah ve kılıcın yerini hak ve hakkaniyetin manevî kılıçlarının aldığı bir çağa girildi.
Geçen asrın başındaki o kasvetli tablo içinde bile medeniyet, fazilet ve hürriyetin galebe çalacağı bir dünyadan söz ediyor Said Nursî. Ve bunun sağlanmasında Müslüman-Hıristiyan ittifakının büyük rolü olacağını söylüyor.
“Avrupa’nın 11 Eylül’ü” olarak nitelenen Paris provokasyonu, bize bunları tekrar hatırlattı.
Ve ABD’de sorulan “İslamla uzlaşıp bir arada yaşama yolunu nerede arayalım?” sualine Cüneyt Ülsever’in verdiği “Said Nursî ve Nur hareketi” cevabını da (Bediüzzaman Modeli, s. 9)
tweet- Said Nursî “Bu zamanın cihadı manevîdir, manevî tahribata karşı set çekmektir’ diyor. Manevî cihadda şiddetin yeri yok...