Kabine revizyonunda Millî Savunma Bakanlığına getirilen Nurettin Canikli’nin Başbakan Yardımcısı olarak Mecliste OHAL’in niye uzatılması gerektiğini savunmaya çalışırken “Mağduriyet yok” nakaratını yine tekrarladığı son konuşmasındaki KHK ihraçlarıyla ilgili sözleri, iktidardaki ruh halini bir kez daha açığa vurmuştu:
“Delille ispat edemiyoruz; ama kamuda, KHK ile ihraç edilenlerden çok daha fazla kripto örgüt üyesi olduğuna inanıyoruz.”
Bu psikoloji evvelce de “matruşka” örneğiyle dile getirilmiş, “örgüt” mensuplarını takip ve tesbitle görevlendirilen kişilerin de gerçekte “f.ö”cü çıktığı iddia edilmişti.
Bu anormal halet-i ruhiyeyi “paranoya”dan başka bir kelimeyle izah edebilmek mümkün mü?
Söz konusu paranoyanın diğer bazı uç örnek ve tezahürlerini, evvelce vaki olup aydınlatılamayan ve bir yere kadar ETÖ’ye yıkılan ne kadar karanlık olay varsa, şimdi tamamının bire bin katılıp “f.ö işi” gösterilmesinde de görebiliyoruz.
Masumiyet karinesi, suç ve cezanın şahsîliği, savunma ve âdil yargılanma hakkı gibi temel hukuk prensipleri bir kenara itilince böyle olması gayet “normal.”
Herşeye bu paranoya ile bakan iktidar cenahının, Canikli’nin defaatle tekrarladığı talihsiz sözlerde ifadesini bulan hukuk ve vicdan dışı yaklaşımına göre, ihraç kriterleri “sübjektif” değil, “objektif!”
Ama ellerinde hiçbir sağlam delil olmadığı kendi itiraflarıyla sabit!
KHKzedelere evvelce “Suçlu olduğunuza inansaydık siz de cezaevinde olurdunuz, delil olmadığı için dışarıdasınız, ama güvenmediğimiz için atıldınız” diyenler de yine bu iktidarın mensuplarıydı.
Peki, bu insanlar delil olmadığından içeri atıl(a)mazken, tutuklamalar delile mi dayanıyor? Cevap, darbe ve terörle ilgileri olmadığı halde bu ithamla tutuklananların tahliyesinin hep “deliller toplanamadığından” gerekçesiyle habire reddinde!
Bu arada, attıkları için “Niye devlet bunlara para versin?” söyleminin, 12 Eylül döneminde Kenan Evren’in sarf ettiği meşhur “Asmayıp da besleyelim mi?” sözünden, idamsız Türkiye’deki AKP versiyonu olmaktan öte bir farkı var mı?
“Gitsinler, özelde çalışsınlar” sözü ise, OHAL düzeniyle oluşturulan korku ortamında özel sektörün köşe bucak kaçtığı KHK’lıları “sivil ölüm”e mahkûm eden uygulamaları güya örten bir başka çarpıtma..
***
-Tutukluların âhı Bozdağ’ı, KHKzedelerin feryadı Canikli’yi kaydırdı. Yeni görevlerinde de “Eski tas eski hamam” demeye devam edecekler mi?!!
-Delilsiz ihraçların sıkı savunucusu Canikli TSK’daki kıyımları hızlandırmak için MSB’na getirildiyse: Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş!
-KHK kıyımcısı Canikli’nin bu misyonu Bozdağ’a devrolur ve o da eski görevindeki tavrını sürdürürse, bu göz boyama siyasî faturayı büyütür.