Geçen 15 Ekim’de çıkan “Paralel yapı iddiaları TBMM’de görüşülmeli” başlıklı yazımızda şöyle demiştik:
“Başlaması belki daha öncelere dayanan, ama 17 Aralık’taki yolsuzluk operasyonu sonrasında ortaya çıkan paralel yapı kavgasının daha da kızışacağı anlaşılıyor.
“Gerçi gelinen noktada buna kavga demek doğru değil. Çünkü kavga iki taraflı bir olay. Ama karşı karşıya olduğumuz hadise bu çerçeveyi çoktan aşıp, siyasî iktidarın bütün devlet imkânlarını kullanarak bir camiayı tamamen tasfiye etmeye çalıştığı bir boyuta taşındı. Başlangıçta devlet içindeki bir çete ve şebekeden söz edilip, cemaat ayrı tutuluyor gibiydi. Artık bu ayrım da terk edilmiş görünüyor. Cemaatle anılan ve farklı alanlarda hizmet veren bütün kurumsal yapıların teker teker hedef alınarak çökertilmeye çalışılması, Ağustos-2004 tarihli MGK kararlarının AKP iktidarı eliyle uygulamaya konulması değilse ne?”
Ve yazıyı şöyle bağlamıştık:
“Erdoğan’ın, sürekli gündemde tutup son Kobani eylemleri dahil, bütün olumsuzlukların sorumluluğunu yüklediği Pensilvanya’ya yönelik hücumlarında hep MGK ve MGSB’yi referans göstermesi ise, başlı başına üzerinde durulması gereken çok dikkat çekici bir nokta. Peki, paralel yapı, iddia edildiği gibi bir numaralı tehdit haline geldiyse, bilgi, belge ve delillerinin, kapalı oturumla da olsa Meclise getirilip milletvekilleriyle paylaşılması gerekmez mi?”
Bu yazının üzerinden dört ay geçtikten sonra HDP bir önerge vererek paralel iddialarının Mecliste görüşülmesini teklif etti.
Ama CHP ve MHP’nin de destek verdiği teklif AKP’li vekillerin oylarıyla reddedildi.
CHP Grup Başkan Vekili Levent Gök’ün, “Her gün paralel yapıdan bahsediyorsunuz. Peki, niçin araştırılmasından korkuyorsunuz? Biz muhalefet partileri olarak, iktidarın rahatsız olduğu paralel yapının ortaya çıkması için destek vereceğimizi ilan ediyoruz. Siz neden araştırılmasına karşı çıkıyorsunuz?” şeklindeki soruları da cevapsız kaldı.
Bu durum, konuya dair tweet mesajımızda ifade ettiğimiz sonucu ortaya çıkardı: “MGK kararıyla yürütülen paralel operasyonunda kendisinin bypass edilmesine ‘evet’ diyen bir Meclis çoğunluğu artık yolun sonuna gelmiştir.”
Peki, iradesini MGK’ya “kendi rızasıyla” teslim eden bir Meclisle demokrasi olur mu?
Bu mu yeni Türkiye?
tweet 1- Birileri yine abileri araya sokup “O kelime put değil, pottur“ tevilleriyle Üstada “pot kırdırma” telâşına düşmüş. Üstada havale ediyoruz...
tweet 2- Üstadın, muhatabına özür dileten tarihî çıkışını “dehşetli bir pot” olarak okuma ısrar ve gayretkeşliğinin altında yatan saik ne olabilir?
tweet 3- Son bilgi: Put’un Osmanlıca yazılışı “bût” ve risalelerin el yazması orijinalinde de “bût.” Yani sonuç aynı: Üstad pot değil, put kırmış...