Son haftasını ortaladığımız 2017 yılının ilk ayında çıkarılan bir KHK ile, bir ay içinde kurulması öngörüldüğü halde ancak Temmuz ayında kurulabilen, işbaşı yapıp çalışmaya başlaması da altı ayı bulan ve başkanı başka bir göreve tayin edilen OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu, “Kasım’ın başında açıklayacak” denilen ilk kararlarını da ancak Aralık’ın sonunda açıklayabildi.
Ancak bazı dosyalar hakkında verildiği ifade edilen ve çoğunun red, çok az kısmının da kabul şeklinde olduğu ifade edilen bu kararların muhtevası, gerekçeleri ve muhatapları şu aşamada henüz bilinmiyor.
Komisyonun Başkanvekili “Kararları kişinin ihraç edildiği kurum ya da kuruluşa göndereceğiz, tebligatı o yapacak” diyor.
Tebligat süresi, kararlar kurumlara ulaştıktan sonra âzamî 15 gün. Peki, ne zaman ulaşacak, malûm davalarda delilsiz tutukluluk hallerinin mütemadiyen uzatılmasına gerekçe gösterilen yazışmalardaki “kağnı hızı” burada da tekrarlanacak mı, göreceğiz.
Başkanvekili Esat Işık, Habertürk yazarı Sevilay Yılman’a yaptığı açıklamalarda, “Dosyalarda ilk baktığımız ve önem verdiğimiz şey, kişinin devlete sadakatinin olup olmadığı” diye devam etmiş (23.12.17).
İyi de, bunu belirlemenin ölçüsü ve kıstası ne? Elinizde bir “sadakat ölçer” mi var? Kaldı ki, “devlete sadakat” diye ifade edilen kriterin demokratik hukuk devletindeki yeri, tanımı, çerçevesi, kapsamı ve sınırları ne?
Yılman, “Komisyon galiba yapıyla cemaat olduğu niyetiyle ilişkiye girenleri affetmiş. Affetmedikleri, ibadet ya da ticaret gereği değil, ihanet amacıyla ilişki kuranlar olmuş” diye yazdıktan sonra “Affetmek tabiri yanlış oldu” düzeltme yaptı. Ki, cemaat-örgüt, ibadet-ihanet ayrımının neye göre yapıldığı da belli değil.
İşin en önemli taraflarından biri olan değerlendirme kriterleri bahsinde ise, Yılman’a Bank Asya’yı, okulu, hattâ Bylock’u bile tek başına bir delil olarak kabul etmediklerini söylemiş Komisyon Başkanvekili.
“Çok kuvvetli bir delil, ama telefonunda her Bylock çıkanın da f.ö’cü olduğunu kabul etmedik” demiş. Peki, neye göre? Kaldı ki, burada da “Bylock kullanan yargıda kesinlikle örgüt üyesi kabul ediliyor” diye bir “düzeltme” daha gelmiş. Ve iş iyice karışmış.
Bu hamur daha çok su götürecek.
***
- Tek bir sanığı bile tutuklu olmayan 28 Şubat davası artık iyice unutulduğu bir noktada savcının 60 ağır müebbet talebiyle yine gündeme geldi. Darbeyle hiçbir ilgisi olmayanların aylardır tutuklu olduğu bir süreçte, tutuksuz 28 Şubatçılara ağır müebbet! Dostlar alış verişte görsün!
- İyice tavsayan ve sonuçta Ergenekon-Balyoz davaları gibi boşa çıkması çok kuvvetle muhtemel olan 28 Şubat davasında ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilmeleri istenen 60 kişinin tamamı dışarıda, ama davayı açan savcı f.ö’den içeride. Yargılayan kim, yargılanan kim?!!!