"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ortadoğu’nun ihtiyacı bölünme değil, birleşme

Kâzım GÜLEÇYÜZ
26 Eylül 2017, Salı 12:00
Geçen yüzyıldaki dünya savaşlarına kadar birbiriyle kıyasıya çatışmış olan Avrupa ülkelerinin AB çatısı altında entegrasyona gittiği bir dünyada Ortadoğu’nun bitmeyen, aksine daha da tırmanan gerilim, ayrışma ve bölünmelere sahne olmasını, “feleğin ters dönmesi”nin yeni bir örneği olarak mı okumalı?

Batının emperyalist yüzünde kendilerini gösteren uluslararası ifsad çetelerinin hazırladığı dessas planlar ve derin tuzaklarla oluşturulan yapay haritalar bir kez daha kanlı yöntemlerle değiştirilmek istenirken, olan yine masumlara oluyor.

İki aşamalı Amerikan işgaliyle fiilen üçe bölünen Irak’ın ardından Suriye’nin de benzer âkıbete uğratılmaya çalışıldığı bir süreçte Kuzey Irak üzerinden fitili ateşlenen son fitne, dört komşu ülkeye yayılan Müslüman Kürtleri kullanarak bölgeyi yeni belâlara sürükleme hedefiyle yazılan karanlık senaryoların yeni bir aşaması.

Oysa gerilim, çatışma ve terörden bıkmış olan bölgenin ihtiyacı sükûnet, barış ve bütünleşme. Bunun için de yeni gerilim ve savaşları tetikleyecek ajitasyonlar değil, birleştirici adımlar atılması lâzım.

Bu noktada örnek alınması gereken olumlu girişimlerden biri, 1955’te Türkiye, Irak ve Pakistan arasında imzalanan Bağdat Paktı. Bilâhare İran’ın da dahil olduğu bu anlaşmayı Bediüzzaman gerek bölge ve İslam âleminin, gerekse dünyanın barışı için başlangıç olarak niteleyip, imza koyanları mektupla tebrik etmişti.

En çok İsrail ve destekçilerini rahatsız eden bu anlaşma, yine aynı mahfillerin tezgâhladığı tertip ve darbelerle sabote  edilip kadük bırakılmasa ve yaşayıp gelişmesine fırsat verilseydi, bugün Ortadoğu ve Asya çok daha farklı ve olumlu bir noktada olabilirdi. Ne yazık ki olamadı.

Sonraki süreçte ve günümüzde yaşananlar, Bağdat Paktına vücut veren anlayışın yeniden ihya edilip hayata geçirilmesine duyulan ihtiyacın çok daha güçlü bir şekilde devam ettiğini gösteriyor.

Türkler, Kürtler, Araplar, Acemler ve diğer unsurlar kendilerine kurulan kanlı fitne tuzaklarını daha da bölünüp ayrışarak ve çatışarak değil, ancak birleşerek, kaynaşarak ve bütünleşerek bozabilirler.

***

- BB: “K. Irak referandumunda İsrail etkisi var, yapılmasını o istiyor.” O İsrail için CB, “Bizim ona, onun bize ihtiyacı var” dememiş miydi?!

- Gecikmeli de olsa adalet ve vicdanı seslendirmeye başlayan Taşgetiren’in tasfiyesi, “bağımlı ve tek sesli medya” yapılanmasının son marifeti.

 

- Türkiye’nin dört bir yanından okurlarımızla Ankara’da iki gün boyunca hizmetlerimizi konuştuk. Güzel neticelerini hep birlikte göreceğiz inşaallah.

Okunma Sayısı: 4464
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp

    26.9.2017 09:57:11

    Hürriyet ve ittifaklar asrında, bilhassa ehl-i tevhid olan İslâm dünyasının, emperyalist dünyanın işini kolaylaştıracak tarzda "böl-parçala-yut yahut yönet" şeklinde bir oluşuma gitmesi akıl kârı mı? Rahmet vifak, ittifak ve ittihattadır. Bölgede yalnızca İsrail'i sevindirecek olan bu bölünme teşebbüsü; ecnebi ve emperyal ülkelerin himayesinde küçük ve uydu bir devletçikten ibaret olacak olan bu oluşum ancak himayeci/sömürgeci devletlerin izin verdiği ölçüde hür ve demokrat olabilecek, onların çizdiği sınırlar içinde refah ve mutluluk ve barış içinde yaşayabilecektir. O sınır da ecnebi ve emperyal güçlerin "menfaatleri" ile doğru orantılı olacaktır. Birliktelikte rahmet, ayrılıkta azap vardır. Bilmem ki meramımı anlatabildim mi? Şu asırda da uyanamaz isek herhalde ölüm uykusuna yatmış olacağız. Allah (cc) âkıbetimizi hayra tebdil eylesin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı