2009 başında Amr Musa’nın da katıldığı bir Davos oturumunda Şimon Peres’e karşı yaptığı “One minute!” çıkışı, hemen sonra kendisi “Peres’i değil, moderatörü kast ettim” diyerek tevile çalıştıysa da, Erdoğan’ı bir anda Türkiye kamuoyunun ve Arap sokaklarının “kahraman”ı haline getirdi.
Dönüşte havaalanında “Davos fatihi” diye karşılandı ve “İsrail’e kafa tutan Müslüman lider” imajı alabildiğine parlatıldı.
Ertesi yıl yaşanan Mavi Marmara olayı sonrasında verilen hamasî tepkiler ve keza Filistin’deki İsrail katliamlarının yoğunlaştığı her dönemde tekrarlanan heyecanlı söylemler de bu imajı kuvvetlendirdi.
İsrail Büyükelçimiz geri çekilerek diplomatik ilişkiler en alt seviyeye düşürüldü.
Sonraki süreçte ilişkilerin normalleştirilmesi şu üç şarta bağlandı: Özür, tazminat ve Gazze ambargosunun kaldırılması.
Aslında fiiliyatta değişen birşey yoktu.
Hattâ İsrail’in İstanbul Başkonsolosu, yakınlardaki bir beyanında, iki ülke ticaretinin son dört yılda iki kat arttığını söyledi.
Hal böyleyken son dönemde İsrail’e yönelik sert çıkışlar terk edilirken, yerini giderek artan “normalleşme” mesajları aldı.
Zaten en az iki yıldır alttan alta görüşmeler devam ediyordu. Ve bu hengâmede, evvelâ, Erdoğan’dan başka kimsenin duymadığı “özür”ün geldiği deklare edildi.
Ardından, tazminatın 20 milyon dolar olarak sonuca bağlandığı haberleri uçuruldu.
Mavi Marmara mağdurları ise bu haberlere karşı haklı bir infial ve tepki gösteriyor.
Şimdi de Gazze ambargosunun devam edeceği, ama Türkiye’nin yapacağı insanî yardım için koridor açılabileceği söyleniyor.
Ve gelinen noktadaki keskin U dönüşü, “Türkiye İsrail’i dize getirdi, İsrail Türkiye’siz yapamayacağını gördü” gibisinden cilalı ambalajlarla yutturulmaya çalışılıyor.
“One minute” ve Mavi Marmara konjonktüründe “Gazze’yi ziyaret” sözü de verilmişti. Ama bilâhare Mısır’da gerçekleşen Sisi darbesi bunu da rafa kaldırttı.
(Ki, adeta yeni bir “fetih” edasında söylenip de gerçekleşemeyen Gazze ziyaretini 1996’daki Filistin-İsrail gezisi kapsamında Demirel yapmış, Arafat’la bir araya gelmiş, Filistin’e destek projeleri konuşulmuş, ancak sonraki gerilimler bunların hayata geçmesine imkân vermemişti.)
“One minute”den şalom’a böyle geldik.
Peki, İsrail karşıtı hamasî söylemlerle örtülen gizli ilişki ve işbirliklerinin daha da arttığı bir süreçte izlenen politikaların sonuç itibarıyla Filistin’e sağladığı fayda ne?
Kaç zamandır Türkiye’de misafir olan Hamas komutanı “İsrail’le normalleşme”ye kurban edilip gönderilecek idiyse, evvelce niye kucak açıldı?