"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Öldürmek çare değil

Kâzım GÜLEÇYÜZ
25 Ağustos 2015, Salı
Genelkurmay eski Başkanlarından İlker Başbuğ’un iz bırakan ve “devlet adına itiraf” niteliği taşıyan çok önemli bir tesbiti vardı.

“Terörle mücadelede devlet olarak en büyük başarısızlığımız, dağa çıkışların önüne geçemeyişimizdir” demiş ve 30 bin kayıp veren örgütün şimdiye kadar en az beş defa bitirildiğini, ama 5-6 bin kişilik dağ kadrosunun yeni gelenlerle sürekli yenilendiğini söylemişti Başbuğ.

Terörist öldürerek problemin çözülemeyeceğinin en net ifadesi bu tesbitte.

Nitekim dağ çıkışların çözüm sürecinde de devam ettiği gerek basına yansıyan istihbarat raporlarında, gerekse yetkililerin açıklamalaında ifade edildi.

Bu noktada bazı HDP ileri gelenlerinin ifade edegeldikleri hususu hatırlayalım.

Diyorlar ki: “Biz, oturulup müzakere edilebilecek en son kuşağız. Bundan sonra hiçbir şekilde diyaloğa açık olmayan, bizim dahi ulaşamadığımız çok radikal, öfkeli ve fevrî bir nesil geliyor.”

Eğer AKP’nin, “Bu kadar hizmet götürdüğümüz ve haklarını da verdiğimiz halde niye hâlâ büyük coşkuyla dağa çıkıyorlar?“ diye sorduğu kuşak bu ise, bütün sürtüşme ve kavgaları bir tarafa bırakıp beraberce kafa kafaya vererek çözüm aranması gereken sorun da bu.

İlgili birimlerin hazırladığı raporlara istinaden basında çıkan haberlere göre, PKK’nın dağ kadrosunun yüzde 40’ı 18 yaş ve altındaki gençlerden oluşuyor. Neredeyse çocuk denecek yaştaki bu çocukları dağa çıkaran sebepler izale edilmeden bu iş bitmez. Bu gençler niçin ve nasıl bu hale geldiler? Ve ne yapılması lâzım ki, tekrar kazanılabilsinler?

Böylesine bir yabancılaşma ve nefretin altında neler yatıyor? Bilimsel temelde ve toplum gerçekleri ışığında bu sebepler tek tek tesbit edilip çözümü için sağlıklı ve isabetli formüller üretilmeli.

Onun için, yıllardır yapılageldiği gibi dağı taşı bombalayarak, terörist avına çıkarak bu işi bitirmek mümkün değil. Asıl çözüm, dağa çıkışların önünü kesmek. Daha fazla öldürmek değil, yaşatıp hayata ve topluma kazandırmak.

(“Teröre Said Nursî Çözümü’nden)

Okunma Sayısı: 2913
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Rüstem Garzanlı

    25.8.2015 11:27:12

    Evet öldürmek çare değildir!.... Ölen kim, öldüren kim? Bir devlettin ayni milleti, ayni Allah'a inanan insanlar, ayni kıbleye yönelen insanlar bin seneden beri beraber kardeşçe yaşamış insanlar neden bir birlerini öldürüyorlar!...Artık öldürmek değil kardeşçe yaşamak için samimi adımlar atmak lazımdır. En yakın bir zamanda Suriye -Türkiye hududunda PYD militanı olarak öldüren bir gencin annesinin feryadı tüm dünyaya yayıldı. Bir oğlu polis, bir oğlu asker. Bu annenin iki evladı vatan koruması için can siperane nöbet tutarken bir evladı başka emellere kurban gidiyor. Evet bu anneye teröris annesi mi demek lâzım yoksa; vatanın asayişi için nöbet tutaan kahraman evlatların annesi mi demek lâzım. Kim ne diyorsa desin anneler ağlamasın. Bütün annelerin yüreği birdir. Ne terörün annesi ağlasın ne de vatan koruması için nöbet tutanların..... "çözüm süreci" yürürlüğe girsin artık kimse ölmesin!......" Öldürmek çare değildir.......

  • Garib Doğu

    25.8.2015 09:24:05

    Evvela çözüm için başta hükümet ve bütün birimleri,bütün muhalefet ve sivil toplum kuruluşları ortak ve kararlı bir irade ortaya koymaları gerekiyor.Yani memleket topyekün birlikte bir karşı çıkışla bu mesele halledilebilir..Ondan sonra sorun, ilgili bütün ilim adamları,inanç,kültür, ekonomik,psikolojik ve sosyolojik olarak bütün boyutlarıyla nedenleri araştırıp tamamen ortaya koyduktan sonra çözüm cihetine gidilir.En önemlisi de işin inanç boyutudur.Bu cihette Risale-i Nur eşsiz bir kaynaktır.Özellikle Münazarat bu işin çözümü için bir manifestodur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı