Darbecilerle mücadele ve hesaplaşma iddiasıyla ilan edilen, ama bu gerekçeyle izahı imkânsız hak ihlalleriyle devam eden OHAL süreci, ürettiği gerilim ve olumsuzluklarla ülkeyi hem içeride, hem dış ilişkilerinde son derece ciddî sıkıntılara sürükledi.
Darbe dönemlerinde dahi görülmemiş yaygınlıktaki delilsiz ve keyfî gözaltı, tutuklama ve ihraçlar sadece muhataplarını mağdur etmekle kalmadı, toplumun genelini tedirgin edip korkuttu ve sindirdi.
Devletin en tepesinden yapılan “İhbar edin” çağrıları, insanları birbirine düşürerek kurunun yanında nice yaşın da yanmasına yol açan yoğun bir jurnal furyası başlattı.
Öyle ki, bunun doğurduğu sonuçlar ve mağduriyetler, bizzat o ihbar çağrılarını yapanlara dahi “At izi it izine karıştı” dedirtti.
Ve Adalet Bakanlığı “İnsanların lekelenmeme hakkını güvenceye aldık” diye açıkladığı bir düzenleme yapma mecburiyeti hissetti. Ancak bu düzenleme öncesindeki süreçte haksız tutuklama ve ihraçlara muhatap olanların mağduriyeti hâlâ devam ediyor.
İkiz bebeklerini cezaevinde düşürmenin dayanılmaz ıztırabı da yaşatılan 28 yaşındaki bir anne ile, OHAL KHK’sıyla kapatılmış bir gazetede muhabirlik yapmaktan başka “suç”u olmayan bir genç kızın 7’şer buçuk yıl hapse mahkûm edilmeleri; aylardır tutuklu olan 85 yaşındaki Topal Hafız’la oğlunun son olarak hücre hapsine konulması; 81 yaşındaki bakıma muhtaç bir başka ihtiyarın tutukluluğunun hâlâ sürdürülmesi; Nur’un 9 aydır içeride tutulması, bu mağduriyetlerin bilinen örneklerinden yalnızca birkaçı.
Yargıtay üyesi Mustafa Erdoğan gibi, tabutta tahliye edilenler için ise, yaşananların telâfisi imkânı tümüyle kalkmış durumda.
Bir de, tam bir derebeyliğe dönüşen bazı cezaevlerinde mutlaka üzerine gidilmesi gereken işkence ve tecavüz iddiaları mevcut...
İçeridekilerle ilgili tablo bu iken dışarıdaki insanlar da kendilerini güvende hissetmiyor.
İktidar medyasının tek taraflı yayınlarıyla bu olup bitenlerden haberi olmayanlar dahi, operasyonların ucu yakınlarına ve kendilerine uzandıkça işin farkına varıyor ve aynı tedirginliği yaşamaya başlıyorlar.
Bu gidişata artık bir nokta konulmalı.
***
- Son gelişmeler bize 26.4.17’deki bu tweet’imizi hatırlattı. Takipçilerimize de hatırlatalım dedik... CB: “Zarrab vatandaşımdır. Devlet yöneticilerinin görevi vatandaşının hukukunu korumaktır.” Zarrab vatandaş da KHK’zedeler vatandaş değil mi?
- Peygamberimizin (asm) ve Kur’an’ın adalet mesajları - http://www.yeniasya.com.tr/video/peygamberimizin-asm-ve-kur-an-in-adalet-mesajlari_447532