Erdoğan başbakanken, 2010 yazında Şemdinli’de 11 şehit verdiğimiz bir terör saldırısı üzerine MHP’den gelen OHAL çağrılarını şu sert mukabele ile reddetmişti:
“Terör örgütü ‘OHAL yeniden ilan edilsin, Türkiye yeniden 90’ların Türkiye’si olsun, 3. dünya ülkesi gibi görünsün’ diye kanlı eylemler yapıyor. Ankara’dan birileri anında terör örgütünün ekmeğine yağ sürüyor. Malûm muhalefet partisi, MHP ‘OHAL ilan edilsin’ diyor. O sizin karakterinizde var, bizim iktidarımızın karakterinde yok, o sizin aczinizin gereği. Terör istatistiklerinden OHAL dönemlerinde terörün zirve yaptığını göreceksiniz. OHAL terörü derinleştirdi, halkı mağdur etti, terörün istismar zeminini güçlendirdi. OHAL istemek terörün diline teslim olmaktır...”
Aradan zaman geçti, köprülerin altından sular aktı ve aynı Erdoğan, aynı çizgiye geldiği MHP’den farksız bir OHAL taraftarı oldu.
Bu gayet keskin manevranın en önemli sebeplerinden biri muhtemelen “Normal zamanda yapamadığımız birçok şeyi OHAL’le yapabildik” sözüyle ifade ettiği gerekçeydi.
Bir başka beyanında ise şu kıyası yaptı:
“İlk iktidara geldiğimizde bir ay içinde o zamanki OHAL’i kaldırmıştık. Ama o zamanki OHAL, bölgede adeta hayatı durdurmuştu. Şu anda ülkemizde hayat durmuş değil, akıyor. Herkes işine gücüne rahatlıkla gidiyor.”
Biz de durumun gerçekten öyle olup olmadığını, 17.11.16 günü çıkan “Bu OHAL’le nereye?” başlıklı yazımızda sorgulamıştık.
OHAL sürecinin üçüncü 3 aylık dönemine girmemize sayılı günlerin kaldığı bir noktada en azından, sorgusuz, sualsiz, yargısız bir şekilde, neyle suçlandıklarını dahi bilmeden ve savunmaları da alınmadan suçlu ve hain ilan edilip hayatları darmadağın edilen on binlerce ve aileleri de dahil edildiğinde yüz binlerce kişi açısından hayat hiç de akmıyor ve hiçbiri işine gücüne rahatlıkla gidemiyor.
Buna karşılık, tırmanan terör saldırıları, Erdoğan’ın altı yıl önce dillendirip şimdi unuttuğu veya vazgeçtiği “OHAL dönemlerinde terör zirve yaptı. OHAL terörü derinleştirdi, halkı mağdur etti, terörün istismar zeminini güçlendirdi” tesbitini tasdik ve teyid ediyor.
Ne var ki, buna rağmen OHAL, skandal yöntemlerle hükümete bypass yapılıp Meclise onaylattırılarak bir kez daha uzatılıyor...
Yeni Şafak’ın haberine göre, Diyanet şimdiye kadar görüştüğü 32 cemaat ve tarikata “İslam çerçevesinden ayrılmak, tekfir etmek, ötekileştirmek, şahısçılık, şiddet yok” demiş.
Yeni Asya’ya bunları ayrıca söylemesine gerek yok.
Çünkü Yeni Asya yayın hayatına atıldığı günden beri, Diyanet’ten de çok önce bunları hep ifade edegeldi.
Daha ötesini de.
Dinin, din hizmetlerinin, cemaat ve tarikatların siyaset veya ticarete alet edilemeyeceği ve devlet başta olmak üzere hiçbir güç ve mahfilin kontrolüne alınamayacağı gibi...