Trump’ın Kudüs provokasyonu sonrasında Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede Cuma günü tertiplenen tepki ve protesto eylemleri, medyada “Kudüs öfkesi” başlıklarıyla duyuruldu.
İslam düşmanı zihniyetin bu yeni ve cür’etkâr saldırganlığına karşı Müslümanların öfkeyle mukabele etmesi elbette ki anlaşılabilir bir durum. Böylesi eylemler, “ölü toprağı”nın atılıp Kudüs’e sahiplik şuurunun ortaya konulması açısından da önemli.
Ancak ümmetin bu duyarlılığı, İslam ülkelerini yönetenler tarafından geliştirilip uygulanacak akıl ve hikmet eksenli siyasetlerin dayanağı kılınmalı ki, sonuç verebilsin.
Aksi takdirde, sadece öfke ve hamaset, meselenin çözümü için yeterli olmuyor.
Çözümün ilk ve en önemli şartı, İslam ülkelerini yönetenlerin ikiyüzlü ve samimiyetsiz politikaları terk edip, ortak akıl ürünü stratejiler geliştirmek için bir araya gelmeleri.
(Tam bu noktada, Trump’ın Kudüs provokasyonunu bazı Arap rejimlerinden aldığı yeşil ışıkla gerçekleştirdiği yönündeki iddialar inşaallah doğru değildir diyoruz.)
Türkiye’nin çağrısıyla bugün İstanbul’da yapılacak olan olağanüstü İslam İşbirliği Teşkilâtı zirve toplantısı, dileriz, böyle bir buluşma ve dayanışmaya vesile olur.
Bakalım, İslam dünyasının İran-Suud geriliminde somutlaşan ve bilhassa Yemen’deki iç savaşla Katar krizinde kendisini gösteren Sünnî-Şiî fitnesiyle karıştırılmak istendiği; Suriye tekrar “normal”e dönüş sinyalleri verirken Libya, Mısır, Pakistan, Afganistan gibi ülkelerin iç huzursuzluk ve karışıklıklarla boğuşmaya devam ettiği; OHAL rejimiyle iyice ayarı bozulan Türkiye’nin de gerek iç, gerek dış politikasında çok ciddî sıkıntılar yaşadığı bir ortamda zirveye katılım ne düzeyde olacak ve ne gibi sonuçlar çıkacak?
Haddizatında olması gereken, İslam âleminin bir an önce kendi içinde ahenk ve bütünlüğü sağlayıp, Hıristiyan dünyası ve AB’nin yanı sıra ABD’deki demokrat ve insanî değerleri esas alan kesimlerle de—bu vasıflara sahip olan dengeli Musevîler dahil—olumlu diyaloglar kurup işbirliği yapması.
Sırtını küresel çetelere dayayarak sürekli hukuksuzluk üreten derebeyleriyle baş etmenin yolu, global ittifaklardan geçiyor.
Adalet Bakanı: “Hayvanları mal olarak gören anlayıştan can olarak gören anlayışa dönüşecek şekilde bir yasal düzenleme yapacağız.” Çok güzel. Bir de özellikle cezaevlerinde insanları da can olarak gören anlayışa geçişi sağlayabilseniz... Bunun için yasal düzenlemeye de gerek yok!
Ali Demirel ağabeyin ardından - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/ali-demirel-agabeyin-ardindan_448391