Türkiye’nin kaderini münhasıran Erdoğan’a bağlayanlar, böyle düşünmeyenlerin tamamını aynı kefeye koyup, “Hedefleri Erdoğan’sız Türkiye” diyorlar.
Onlara göre Erdoğan, bu ülkede Sultan İkinci Abdülhamid’den bu yana gelen en büyük devlet adamı; hem Türkiye’nin, hem bütün İslam âleminin ümidi olan bir şahsiyet.
Onun için de bütün şer güçlerin hedefi.
Gezi olaylarının da, terördeki tırmanışın da, artık her taşın altında arar hale geldikleri paralel yapının da arkasında, bilumum iç ve dış irtibatlarıyla beraber bir üst akılın organize edip yönettiği bu şer ittifakı var.
Bu bakış tarzı o hale geldi ki, en sıradan bir eleştiri ve muhalefet dahi, bu şer ittifakının işi olarak görülmeye başlandı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefet partilerinin tek adayda birleşmesi gibi gayet demokratik bir dayanışma bile aynı ittifakın oyun ve kumpası olarak yorumlandı.
Bu bağlamda eleştirileri etkisizleştirmek için kullanılan bir argüman “Erdoğan düşmanlığı” sözünde ifadesini bulurken bu söylem, sınır tanımayan bir “Erdoğan dalkavukluğu”nu kamufle etmenin de aracı oldu.
Böylece “Hedef Erdoğan’sız Türkiye” iddiası, sağlıklı demokrasilerde kabulü kesinlikle mümkün olmayan dayatmacı bir saplantı ve paranoyanın ifadesi haline getirildi.
Öyle ki, bizatihî iktidar kanadının içinde bile bu eksende ayrışma, kutuplaşma ve tasfiyeler başladı. AKP ve “reis”e sadakatinden şüphe duyulamayacak nice isimler “Erdoğan karşıtlığı” ile itham edilir oldu.
Ve sözü edilen mevhum “Erdoğan’sız Türkiye” hedefini engellemek adına, bu defa “Ne pahasına olursa olsun Erdoğan’lı Türkiye” baskı ve dayatması ikame edildi.
Böyle bir tavrın varacağı yer, “Türkiye Erdoğan’a mecbur ve mahkûm” anlayışından başka birşey olamaz. Peki, demokraside böyle bir yaklaşımın yeri olabilir mi?
Eğer iddia edildiği gibi, hedefi Erdoğan’sız Türkiye olan kumpas ve tertipler söz konusu ise, bunların alternatifi ülkeyi Erdoğan’a mecbur ve mahkûm gören ve gösteren bir dayatma olamaz, olmamalı.
Böyle bir ikilem ve kutuplaşma iklimi, Erdoğan dahil hiç kimseye hayır getirmez.
Erdoğan tarafgirliği de, karşıtlığı da kör bir fanatizm boyutuna taşınmamalı.
tweet- Said Nursî’ye göre, ortak değer dini kendi taraftarlarına has gösterip muhaliflerini din karşıtlığına yöneltmek veballi bir sorumluluktur.