"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ne devlet terörü, ne devlet boşluğu

Kâzım GÜLEÇYÜZ
12 Eylül 2015, Cumartesi
Anarşi ve terörü kullanarak yönetimi darbeyle ele geçiren 12 Eylülcüler, uyguladıkları amansız devlet terörüyle, yeni bir terör örgütü olan PKK’nın ortaya çıkmasına sebebiyet verdiler.

O dönemde yapılan yoğun baskı ve eziyetler, dillere destan Diyarbakır cezaevindeki inanılmaz işkenceler, insan hakkı ihlalleri, Kürtçe yasakları.... PKK’nın ekmeğine yağ sürdü. 

Ve güya anarşi ve terörü önlediği için kurtarıcı gibi görülüp halkın desteğini alan darbeden sadece 4 yıl sonra 1984 yazında gerçekleşen Eruh baskınıyla, Türkiye senelerce kendisini uğraştıracak olan PKK belâsıyla tanıştı.

Sonuçta PKK terörüne 40 bin insanımızı kurban verdik. Gencecik hayatları söndüren bu fitne, binlerce ocağa da ateş düşürdü.

Haddizatında PKK, 12 Eylül darbesiyle fitnekâr ve ceberut yüzünü bir defa daha gösteren Kemalist zihniyetin zehirli meyvesi.

Kendi ürünü olan PKK ile güya mücadele bahanesiyle uyguladığı militarist yöntemler de sorunu daha katmerli hale getirdi. Halka da terörist gözüyle bakan bir mantıkla yapılan askerî operasyonlar, OHAL uygulamaları, faili mechul cinayetler, köy boşaltmalar... sonucu ortaya çıkan birikimler, bugünkü tabloyu hazırladı.

Bu, madalyonun bir yüzü. Diğer yüzünde ise özellikle son iki senede çözüm süreci adı altında devletin bölgeden adeta fiilen çekilerek alan hakimiyetini örgüte bıraktığı acı gerçeğiyle karşı karşıya geliyoruz.

Bunun sonucunda örgüt bölgedeki şehir merkezlerine ağır silah yığınağı yapmış, yol kesip kimlik kontrolü yapan “asayiş timleri” kurmuş, militan yetiştirmek için kamplar açmış, “halk mahkemeleri” oluşturmuş, ev ve işyerlerini haraca bağlamış, ihaleleri kontrolüne almış ve ihale bedellerinin yüzde 10’una el koyduğu bir mekanizma oluşturmuş...

İşin garibi, bunlar bizzat bölgede görev yapan vali ve kaymakamların tesbit ve ifadeleri.

Önceki devlet terörü ifrat, sonraki devlet boşluğu da tefrit. Bu iki uç arasında gidip gelen devlet, çözüm süreci gerekçesiyle boş bıraktığı meydanı, şimdi yine askerî dönem, sıkıyönetim ve OHAL tarzı operasyon ve uygulamalarla doldurmaya yönelerek, yeniden eski ifrat çizgisine mi dönüyor?

Peki, bunun ortası yok mu? Devlet terörüne de, devlet boşluğuna da meydan vermeyecek bir denge çizgisi niye sağlanamıyor?

tweet 1- Puslu havalarda ortaya çıkan tahrik-galeyan çeteleri gerçekte AKP’li, MHP’li veya HDP’li kılığına girmiş derin güç maşası provokatörlerdir.

tweet 2- Ergenekoncular salıverildikten kısa süre sonra ortalığın karışması ve provokatörlerin sahneye çıkması rastgele bir gelişme olabilir mi?

tweet 3- Danıştay kararını değerlendirmek için, resmen açıklanmasını bekliyoruz. Şu aşamada diyeceğimiz: Hukukî engel kalkıyor, sıra siyasî engelde.

Okunma Sayısı: 2311
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İLHAN

    12.9.2015 10:32:14

    Dün olmayan,bugün ise varlığını mazlumların ve mağdurların üzerinden nemalanmış siyaset bezirganlarının yarın olmayacağını kuvvetle görmekteyim.Bunca gasbedilen,yenen kul hakları ve RİSALEİ NUR lara ilişmenin karşılığı asla cezasız olmaz ve muhatabiyette ilahi makamdadır.

  • Garib Doğu

    12.9.2015 08:37:47

    İnşaallah siyasi engel devreye girmez...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı