Seçim sonuçlarıyla ortaya çıkan tablo, Türkiye’nin kronik muhalefet sorununu bir kez daha gündeme taşıdı.
Esasen 1 Kasım’da yeniden sandığa gitmek zorunda bırakılmamızda dahi muhalefetin de büyük rolü ve sorumluluğu var.
Eğer 7 Haziran’da AKP tek başına iktidarı kaybettiğinde muhalefet bu durumu iyi değerlendirip uyumlu bir koalisyon formülünü becerebilseydi 1 Kasım olmayabilirdi.
Ama özellikle MHP’nin izlediği anlaşılmaz ve tuhaf politika buna izin vermedi.
Önceki dönemde birçok konuda HDP ile ortak hareket etmekte beis görmemiş olan MHP’nin seçimden sonra bu partiyi yok sayıp, HDP’nin içinde olacağı her formüle kapıyı kapatması, gerçekten izahı mümkün olmayan son derece garip bir çelişkiydi.
İlaveten seçim hükümeti gündeme geldiğinde CHP ve MHP’nin anayasa gereği bu kabineye vermeleri gereken bakanları vermekten kaçınma gerekçeleri de anlaşılamadı.
HDP ise başlangıçta bu hükümete vermiş olduğu iki bakanı 26 gün sonra geri çekti.
Böylece meydan tamamen AKP’ye ve Sarayın belirlediği “bağımsızlar”a kaldı.
Muhalefet partilerinin bu tutarsız ve anlamsız politikaları seçmen çoğunluğunda zaten var olan “Bunlardan ne köy olur, ne kasaba” kanaatini daha da pekiştirdi.
Bu da AKP’nin ekmeğine yağ sürdü.
Haddizatında AKP seçmeninde bile hatırı sayılır bir kesim özellikle Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçildikten sonrakı söylem, tavır, uygulama ve müdahalelerine tepkili.
AKP kadrolarında had safhaya varan israf, debdebe, gösteriş, kibir, şımarıklık, kayırmacılık, dışlayıcılık tezahürlerine ve kriz, gerilim, kutuplaşma siyasetlerine de...
Karşısında oy verebileceği makul bir alternatif görebilse oraya kayabilecek durumda olan ciddi bir kitle var. Bunların malûm sebeplerle CHP’ye de, MHP’ye de, HDP’ye de oy vermeye elleri varmıyor. Ama DP-AP gibi bir parti olsa rahatlıkla ona yönelirler.
İşte 28 Şubat’ın gölgesinde yapılan 3 Kasım 2002 seçiminden bu yana Türkiye siyasetinin en büyük eksiği, bu çizgideki bir partinin Mecliste temsil edilemiyor olması.
Muhalefet boşluğunun dolması için, bu çizginin artık en kısa zamanda ayağa kalkarak derlenip toparlanmasına ihtiyaç var.
tweet 1- Seçim sonuçlarına yönelik eleştirilerin halkı tahkir ve aşağılama boyutuna taşınması kabul ve tasvip edilemez. Millete kızılmaz ve küsülmez.
tweet 2- Yüzde 49’un malûm ortam ve şartlarda AKP’ye vermek zorunda bırakıldığı oy desteği, millî iradenin hukuksuzluğa onayı olarak da yorumlanamaz.