"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Millî irade ve demokrasi, Erdoğan ve Davutoğlu

Kâzım GÜLEÇYÜZ
12 Mayıs 2016, Perşembe
Davutoğlu hüsranla sonuçlanan başbakanlık serüveninin ilk günlerinde çok iddialı hedeflere sahipti.

Bunlardan birini şöyle ifade etmişti:

“Menderes yollarla, Demirel barajlarla anılıyor. Erdoğan millî iradeyi egemen kılmakla anılacak. Ben evrensel ölçekte demokrasi ve küresel güç Türkiye hedefini söylemek isterim.” (Milliyet, 10.9.14)

Gerçi bu sözlerdeki, Menderes’in misyon ve hizmetini yollar, Demirel’inkini barajlarla sınırlı görüp, bu iki liderin ağır bedeller ödeyerek demokrasiye yaptıkları katkıları gözardı eden yaklaşımdaki problem ayrı.

Ama Erdoğan için yaptığı “Millî iradeyi hakim kıldı” yorumunun isabetini, özellikle başına gelen bu son hadise sonrasında çok daha yoğun sorguluyor olsa gerek.

Öyle ya, millî iradeyi hakim kılan bir lider, 1 Kasım’da yine millî irade ile seçilen bir başbakanı böyle tasfiye eder mi?

Erdoğan’ı cumhurbaşkanı yapan millî iradeyi makbul sayarken Davutoğlu’nu başbakanlığa getiren millî iradeyi bir kalemde geçersiz addedebilen bir anlayış!

Veya o millî iradeyi yönlendiren unsuru da kendisi olarak gösteren bir yaklaşım!

Yine de Davutoğlu’nun değerlendirmesi kendisini Erdoğan’dan ayırdığı kritik alanları göstermesi bakımından manidar.

Kendi hedef ve misyonunu “evrensel ölçekte demokrasi ve küresel güç Türkiye” olarak ifade etmişti Davutoğlu. Ama bunların romantik özlemler olmaktan öteye gidemediği, reel siyaset duvarına toslayınca çok daha net gözler önüne seriliyor.

İnce taktiklerle maruz bırakıldığı Saray darbesi, tek adam rejimi için dayanak ve payanda olarak kullanılan millî irade kavramının, “evrensel ölçekte demokrasi” hedefinin önünde de ciddî bir engel ve takoz haline getirildiğini gösteriyor.

Erdoğan’ın AB ve ABD’den gelen demokrasi ve hukuk uyarılarına restlerle karşılık verirken, “Avrupa ve dünya ne der, bizi ilgilendirmez; bizim için önemli olan milletimizin ne dediğidir” gibi söylemlere sarılması ise, millî irade kavramını giderek içe kapanan otoriter bir rejime yönelişin dayanağı yapacak bir anlayışın ifade ve tezahürü olarak yorumlanıyor.

Son derece kaygı verici bir gidişat bu.

Balıkesir’i Risale-i Nur’la tanıştıran hizmet kahramanı İbrahim Simav ağabeyimize Allah’tan rahmet, ailesine ve camiamıza sabır diliyorum.

Nurculuk davalarının unutulmaz avukatı Bekir Berk, Risale-i Nur’u Balıkesir’de İbrahim Simav’ın dükkânından aldığı bir kitapla tanımıştı.

İbrahim Simav’ı yad ederken, neşriyat ve büro hizmetlerinin önemini de konuştuk

http://www.yeniasya.com.tr/video/bu-burolar-daha-nice-talebeler-yetistirecek_396596

 

Okunma Sayısı: 3609
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Adnan

    12.5.2016 10:34:46

    Özel bir yazı isteriz şu cümleyle ilgili: "Bir hodpesend (kendini beğenmiş kişi) hakkı iltizam etse (sahiplense) çokları haksızlığa sevk eder, belki mecbur eder.”

  • Zehra

    12.5.2016 09:46:22

    Hocam Davutoğlu zaten tek adam politikası içerisinde bir figür olduğunun farkındaydi. Ancak konjonktür gereği "demokrasi" demek zorundaydı. Hem onların anladığı demokrasi tam olarak Reise biattan ibaret. Gayri memnun görünse de bence gayet güzel işleyen planlarından dolayı bıyık altından gülerek milletin akliyla dalga geçiyorlar....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı