Risale-i Nur’u devlet tekeline alan maddeyi, iptali talebiyle AYM’ye götüren Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Mahkemesi, gerekçeli kararını açıkladı.
Karardan bazı pasajları aktaralım:
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 47. madde ile getirilen kamuya mal etme düzenlemesinde, hangi amaca yönelik olarak hakların sınırlandırıldığı belirsiz bırakılmış, insanlığın ortak değer ve mirasını oluşturan, Anayasa m. 2’de ifadesini bulan hukuk devleti ilkesi ve bu ilkenin bir gereği olan hukukî güvenlik ortadan kaldırılmış bulunmaktadır.
Bu düzenleme biçimi, eser sahibine tanınan manevî haklara ve irade serbestisine yönelik demokratik bir ülkede getirilebilecek sınırlamayı aşar niteliktedir.
Çekişmeli eser yönünden ortaya çıkan sorunların, mevcut mevzuata göre Bakanlık inisiyatifi ile çözümü mümkün bulunmakta iken, eser sahiplerinin haklarını gereğinden fazla sınırlandırma, hatta kamulaştırma önlemi içeren 47. maddedeki yeni düzenlemeye ihtiyaç yoktur.
Eser sahibinin eserden ekonomik yararlanmaya ilişkin sadece malî değil, manevî haklarına da sınırlama getiren düzenlemenin, uluslararası sözleşme hükümleri ve iç hukukumuza da yansıtılmıs bulunan (Bern Sözleşmesindeki) üç adım testi ve Anayasa hükümlerine uygun olduğunu söylemek mümkün değildir.
Kamuya mal etmenin ne amaçla ve hangi haklar bakımından yapılacağına dair bir açıklık yoktur. İkinci olarak, böylesine belirsiz ve eser üzerindeki malî ve manevî hakların tümüyle hak sahiplerinden alınıp bir başka makam veya müesseseye verilmesi sonucunu doğuran bir sınırlama, eserden normal yararlanmayla çelişen bir durumdur. Nihayet, maddedeki düzenlemeyle eser sahibinin (ve mirasçılarının) yasal ve kanun ile tanınmıs malî ve manevî hak ve çıkarlarına makul (ölçülü) seviyenin üzerinde zarar verilmiş olmaktadır. Düzenleme eser ve bağlantılı hakların sınırlandırılmasına ilişkin evrensel ve iç hukukumuza da aktarılmış üç adım testindeki üç koşulu da taşımamaktadır. Eser sahibine (mirasçılarına) yasayla tanınan hakların özünü yaralayan, ölçülülük ilkesine de aykırı düşen bir düzenleme niteliğindedir.
tweet- Derin mahfillerde Meclise dahi by-pass yapılarak hazırlanan “güvenlik” belgeleri, gerçek bir hukuk devletinde “delil” kabul edilebilir mi?