HDP’nin çıkış noktası laikçi ve sosyalist bir Kürt milliyetçiliği. Bir anlamda Kemalizmin Kürtçü versiyonu denilebilir. Müslüman ve dindar Kürtler arasında fazla taban bulamayışı bundan.
Ama Türkçü ve laikçi Kemalizm kaynaklı baskıcı ve dayatmacı devlet uygulamalarının yol açtığı tepkiler, bu durumun bir ölçüde değişmesine sebep oldu. Dindar Kürtlerden de sırf devlete tepki saikiyle, kerhen dahi olsa HDP’ye yönelenler oldu.
Devlet adına yapılan söz konusu yanlışların, laikçi ve Türkçü tarafları nisbeten tırpanlanarak AKP iktidarı tarafından da sürdürülmesi, HDP’nin tabanını genişletti.
Bu noktada özellikle “Kürt sorunu”na yaklaşım konusunda sergilenen zikzaklar ve çözüm sürecindeki çelişkili tavır, söylem ve uygulamalar bir hayli etkili oldu.
AKP inandırıcılığını kaybedince, ümit vaad eden başka bir alternatifin de görülemeyişi, birçok kişiyi HDP’ye yöneltti.
Bu bağlamda partinin bilhassa son seçimlerde farklı kesimlere yönelik açılımlar yaparak, “Kürt partisi” olmaktan çıkarak “Türkiye’nin partisi” olmaya yöneldiğinin işaretlerini vermesi, arkasındaki oy desteğinin daha da artmasını sağladı.
Yüzde 10 barajını bu şekilde aştı.
Ama 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri sonrasında izlediği siyaset; hendek ve barikat direnişlerine arka çıkıp gerilim ve çatışma ortamını körükleyen politikalar uygulaması, bu durumu hızla değiştirmeye başladı.
Halk, sokağa çıkma yasaklarına ve operasyonlara gerekçe oluşturan hendek ve barikatları istemiyor ve HDP’nin bunları destekleyen tavrına da onay vermiyor.
HDP’nin son günlerde peş peşe yaptığı “bağımsız Kürdistan” ve “özyönetim” çıkışları tabandaki bu kaymayı önleme ve tabanı konsolide etme amaçlı atraksiyonlar ise bunlar da tutmaz ve tersine geri teper.
TBMM’de temsil fırsatı boşa gider.
Ve “Kürt meselesi” üzerinden tezgâhlanan bölgesel ve uluslararası karanlık fitne projelerinin Türkiye ayağı da iyice çöker.
Bu aşamada devlete düşen, çok daha duyarlı ve dikkatli davranmak; barış, huzur ve sükûnete hasret bölge halkını samimiyet ve şefkatle kucaklamak ve açılan yaraları bir an önce sarmaya çalışmak olmalı...
Said Nursî: Eğer Kürtler İslam milliyetini esas alarak hareket ederlerse, bölücü bir unsur olmak yerine ittihad-ı İslama sebep olacaklardır.
Üstad Kürtlerle ilgili o sözünü Muhsin Alev’e söylemiş. Teröre Said Nursî Çözümü kitabımız, s. 87 ve N. Şahiner, Son Şahitler, c. 1, s. 220.
Üstad: Milletimiz yalnız İslamiyettir. Arap, Türk, Kürt, Arnavut,Çerkez ve Lazların en kuvvetli milliyetleri İslâmiyetten başka birşey değildir.