Üstad Bediüzzaman’ın Kur’an, İslamiyet, vatan ve millet hesabına ve menfaatine Demokratları iktidarda muhafaza etme gereğini vurgulamasının, bir partiyi desteklemenin çok ötesinde derin anlam, mesaj ve boyutları var.
Bu mesajı, Kur’an’ın sönmez ve söndürülemez manevî bir güneş olduğunu dünyaya gösterme ve ispat etme hedef ve idealinin Risale-i Nur hizmetiyle tahakkuk serencamı ve bağlamı içinde anlamalıyız.
Bu mesajın muhatabı, meşrutiyetle başlayıp cumhuriyet ve demokrasi aşamalarıyla tekâmül eden ve adalet, meşveret, kuvvetin kanunda olması, hürriyet-i şer’iye ve hizmet devleti gibi temel esas ve değerlere dayanan yönetim anlayış ve sistemini hayata geçirecek kadrolar.
Dindar ve dine hürmetkâr Demokratlar.
Onlar siyaseti dine hizmetkâr kılan ve bunu hiçbir siyasî hesap yapmadan, ihlâsla, sırf Allah rızası için gerçekleştiren bir anlayışın samimî savunucu ve tatbikatçılarıdır.
Dinî ve manevî değerlerin siyasî amaçlarla kullanılmasına rıza göstermezler.
Onların siyaset anlayışında Kur’an, ona inanan herkesin ortak kitabıdır. Bu sebeple, Kur’an’ı tekellerine almak ve mukaddes kitabımızı bile toplumda gerilim ve kutuplaşmanın körüklenmesi için kullanmak gibi vahim tavırlara prim vermezler.
1950’de milletin reyleriyle iktidara gelir gelmez ilk iş olarak ezanı hürriyetine kavuştururken dahi siyasî ve toplumsal bir gerilime meydan vermemiş; bu hassas konuyu suhuletle, ama bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde muhkem bir temele oturtarak çözüme kavuşturmuşlardır.
Öyle ki, “Türkçe ezan kalkınca darbeye karar verdik” diyerek 27 Mayıs’ı yapanlar bile hür ezana artık dokunamamışlardır.
Bediüzzaman onlar için “İnşaallah, o Ahrarlar istibdad-ı mutlakı kaldırıp tam bir hürriyet-i şer’iyeye vesile olacaklar” diyor. Osmanlı Ahrar’ı ile başlayıp cumhuriyet ve demokrasi devirlerinin Demokratları ile devam eden ve sık sık ihtilâllerle önü kesildiği için yarım kalıp tamamlanamayan bir misyon bu.
İktidarda muhafaza edilebilseydi, bu misyonun tahakkuku yolunda şimdiye kadar çok büyük mesafeler almış olurduk.
Olmadı. Ama pes etmek yok. Devam.
tweet 1- Aylardır soruyoruz: “Diyanet’in risale listesinde Emirdağ-2 ve Barla Lâhikaları ile İşaratü’l İ’caz neden yok?” Nihayet listeye girmişler...
tweet 2- Şuâlar’dan çıkarılan Hata-Savap Cetveli ile put-pot meselesinde ise henüz bir gelişme yok. Bakalım, onlarda da bir düzeltme yapılacak mı?