Nur 1 Mart gecesi erkek polislerden oluşan bir terörle mücadele ekibince evi basılıp gözaltına alındığında, bunun bir yanlışlık olduğunu ve kısa sürede düzeleceğini düşünmüştük.
Üçüncü günün akşamı savcılık sorgusunun ardından sulh ceza hakiminin önüne çıkarıldığı zaman da aynı kanaatteydik.
Tutuklama kararı çıkınca şaşırdık. Hemen itiraz ettik; ancak Nur’u tutuklatan ve dilekçemizi yerine ulaştırmayıp bekleten soruşturma savcısı, apar topar hazırladığı iddianameyi yeni kurulan bir ağır ceza mahkemesine vererek davayı açtı.
Birçok kişinin aylardır içeride tutuldukları halde iddianamelerinin dahi yazılmadığı bir süreçte tecrübeli hukukçuları şaşırtan bu “olağanüstü hız”ı da hayra yorduk.
Tahliye talebimizin o aşamada ağır ceza heyetince reddi canımızı sıktıysa da, beklentimiz bari ilk duruşmada tahliye idi.
Ama maalesef orada da büyük bir hayal kırıklığı yaşadık. Nur’u karşısında görüp savunmasını dinledikten sonra tahliye kararı vermesini beklediğimiz mahkeme, “tutukluluk halinin devamı”na hükmetti.
Duruşma sırasında sergilenen; savunmaları ciddiye ve dikkate almayan umursamaz tavırlar bu kararın habercisiydi.
Güven ve hüsnüzannımızı derinden sarsan bu tavırlar, sürecin sonraki aşamalarında ve ikinci duruşmada da devam etti.
Otomatiğe bağlanan “tutukluluğa devam” kararlarının hep aynı kalıptaki cümlelerle kayda geçirildiğini ve delilsiz tutukluluğun “deliller toplanmadığından” gerekçesiyle habire uzatıldığını gördükçe, kumpasın büyüklüğünü fark ettik.
Açıkça belirtelim: İstisnaî bir tedbir olarak tutuklamanın malûm ve mâkul gerekçeleri olan kaçma ve delilleri karartma şüpheleri kesinlikle söz konusu olmamasına rağmen, nikâhını hapiste kıymak zorunda bırakılan çiçeği burnunda bir gelinin hâlâ demir parmaklıklar arkasında tutulmasında iyiniyet göremiyoruz.
Benzer durumdaki onbinlerce kişi gibi.
Normalde cezaevi kapısının önünden bile geçmeyecek kadınları, anneleri, ihtiyarları... nâhak yere aylardır zindanlarda süründüren bir inadın hukukta da, vicdanda da, insanlıkta da asla yeri olamaz.
***
-Bu çetin ve zorlu sınav, Üstadın “çelik gibi bir metanet” dediği sağlam duruşla aşılacak. Çok şükür, Nur da o tavrı gösteriyor.
-Bu zor ve çileli günler de geçecek, elemi bitip sevabı kalacak inşaallah. Yeter ki sabır, sebat, metanetimizi asla gevşetmeyelim.
-Ege Gölcük pikniğindeki konuşmamız: İstikamet üzere yayın yapan gazete Yeni Asya’dır -
http://www.yeniasya.com.tr/video/istikamet-uzere-yayin-yapan-gazete-yeni-asya-dir_439418