12 Eylül dönemindeki atmosferi en iyi ifade eden değerlendirmelerden biri, o süreçte siyaset yapması yasaklanmış ve bu yasağı cansiperane verilen bir mücadele sonucu 6.9.1987 günü yapılan referandumda kılpayı kalkmış liderlerden biri olan merhum Demirel’in “Dağa taşa korku sinmiş” sözüydü.
Yine Demirel Köprü dergimize verdiği mülâkatta demokrasiyi tarif ederken Churchill’in “Sabahın köründe, alaca karanlıkta kapınız çalındığı zaman, bunun sütçü olduğundan emin olmanın adıdır demokrasi” sözünü aktararak, “Aslına bakarsanız bu, korkusuz yaşama hakkının çok güzel ifadesidir” demişti (Köprü, Ekim-1985; İslam Demokrasi Laiklik, s. 17)
Yeni Asya’yı, sırf hukuk ve demokrasiyi savunduğu, darbe yönetiminin haksız tasarruf ve uygulamalarını eleştirdiği ve darbe anayasasına karşı çıktığı için 470 gün kapatan 12 Eylül rejiminin dağa taşa sindirdiği korku iklimi, o süreçte Yeni Asya ekolüne mensup Nur Talebeleriyle Demokratların birlikte yürüttüğü “konuşan ve yasaksız Türkiye” kampanyaları ile dağıldı; demokrasinin önü böyle açıldı.
28 Şubat günlerinde İlnur Çevik bu neticenin alınmasında Nurcuların rolünü, birlikte katıldığımız panellerdeki bütün konuşmalarında tekrarladığı “12 Eylül’ün koyduğu yasaklar Bediüzzaman’a gönül verenlerin gayretleriyle kalktı” sözüyle dile getirmişti.
Ve 28 Şubat kaynaklı baskı ve dayatmaların aşılmasında da yine Yeni Asya’nın gerek cesur, kararlı, dengeli ve takipçi yayınlarıyla, gerekse Türkiye çapındaki konferans, panel gibi etkinlikleriyle verdiği müsbet mücadelenin son derece önemli bir rolü olmuştu.
(Bu mücadelenin serencamı, yeni çıkan “İttihad’dan Yeni Asya’ya Risale-i Nur’un Medyadaki Dili” kitabımızda bütün safahatı ve detaylarıyla geniş bir şekilde anlatılıyor.)
Gelinen noktada Türkiye, bir buçuk senedir hâlâ aydınlatılamamış birçok karanlık tarafı bulunan meş’um 15 Temmuz kalkışmasından hesap sorma gerekçesiyle 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL rejiminde yeni ve çok daha şiddetli, yaygın ve vahim bir korku atmosferine sürüklenmiş durumda.
Şimdi de bu havayı dağıtarak hukuk ve demokrasinin önünü açmaya çalışıyoruz.
***
- Yargının hukuktan, adaletten, vicdandan ve insanî değerlerden böylesine uzaklaştırılıp masumlara yönelik bu derece vahim ve yaygın mağduriyetler ürettiği bir dönem hiç olmamıştı. Sorumluları bunun her geçen saniye daha da ağırlaşan vebalinin altından asla kalkamazlar.
- Yarın 14:30’da Demokrat Eğitimciler Derneğinin Yeni Asya Vakfında düzenlediği, Prof. Dr. Cihangir İslam ve Av. Kadir Akbaş’la birlikte katılacağımız “OHAL uygulamaları ve insan hakları” panelinde buluşalım.