AKP 13 yıl önce iktidara geldiğinde önündeki en önemli handikap, 28 Şubat’tan güç alan askerî vesayetti.
Veya kasıtlı olarak öyle gösteriliyordu.
Seçimi kazanır kazanmaz AKP’ye karşı darbe planlarının hazırlanmaya başlandığı yönünde ortaya atılan ve Ergenekon-Balyoz gibi davalara konu edilen iddiaların gelinen son aşamada tamamen boşa çıkması mizansen şüphesini akla getiriyor.
Dahası, 28 Şubat’ta bile yapılamayan tasfiye operasyonlarının AKP eliyle çok geniş ölçekte hayata geçirilmesi ise, bu kuşkuyu doğruluyor ve çok kuvvetlendiriyor.
Bu durum, içeride 28 Şubat’a ve diğer bilumum darbe ve müdahalelere karşı olup demokrasi adına AKP’ye destek verenlerin, dışarıda ise özellikle AB’nin aldatıldığı gibi bir neticeyi ortaya çıkarıyor.
AKP’nin artan halk desteğiyle kazandığı üçüncü seçim sonrasındaki “ustalık” döneminin son yarısında 10 sene önceki MGK kararlarını uygulamaya koyması, bu aldatmanın en açık ve çarpıcı örneği.
Eskiden gizli anayasayla güya hedef gösterilip takip altında tutulan siyasî kadroların, şimdi aynı belgeyi, yıllarca birlikte çalıştıktan sonra dışladıkları kesimlere karşı başlattıkları tasfiye harekâtında dayanak ve referans olarak göstermeleri ise inanılmaz bir savrulmanın ifadesi.
Daha önce takip ve tacizinden güya mağdur oldukları MİT’e artık hakim oldukları zehabına kapıldıktan sonra bu kurumu adeta kutsar ve muhaliflerine karşı insafsızca kullanır hale gelmeleri de.
Gerçi bu noktada kimin kimi kullandığı da tartışmaya son derece açık bir konu.
Böylece yargının büyük ölçüde iktidara bağımlı hale getirilmesi veya bazı grupların kasıtlı olarak o görüntüyü vermeleri neticesinde, ardı arkası gelmeyen hak ve özgürlük ihlalleri adeta “sıradan” olaylar haline geldi.
Düşünce, ifade, basın, yayın, bilim, girişim, seyahat özgürlükleri; mesken masuniyeti, mülkiyet hakkı gibi en temel ve hürriyetlerin kolayca gasp edildiği bir dönem başladı.
Kopenhag kriterlerine sırt çevrilince Ankara kriterleri ağır bastı; Türkiye sür’atle demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinden uzaklaştı. Kaybeden de hepimiz olduk.
Bırakılan bazı Ergenekon-Balyoz sanıklarına milletin cebinden ödenecek milyonluk tazminat kararları yarın paralel davalarında da verilirse?!
Yargı mensupları ideolojik ve konjonktürel yaklaşımlarla yeni mağduriyetler üretmeye devam ederlerse adalete ve ülkeye büyük zarar verirler.