Seçimin üzerinden neredeyse on hafta geçti ve istifasını sunmuş bir hükümet tarafından “idare” edilen Türkiye yeni hükümetini hâlâ kurabilmiş değil.
Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanlıklarında, beş aydan fazladır, seçimden üç ay önce bu görevlere getirilmiş ve siyasî sorumlulukları bulunmayan bürokratlar oturuyor. Millî Savunma Bakanı da Meclis dışından bir isim.
Böyle bir hengâmede AKP ile CHP arasında yapılan koalisyon görüşmeleri muhtemelen bugün sonuca bağlanacak.
Haftalardır devam eden “istikşafî” temaslar sonucu gelinen noktayı Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu son bir kez daha değerlendirip nihaî kararlarını verecekler.
Gerçi Baykal iki partinin görüşmeleri için “tiyatro” ifadesini kullanıp, “Kasım’da seçime hazır olun” mesajı vermişti, ama siyasetin sürprizlere açık niteliği yaşadığımız süreçte de kendisini gösteriyor.
Haddizatında iktidarın ve özellikle Erdoğan’ın seçim sonucundan memnuniyetsizliği ve 7 Haziran’daki kaybını bir erken seçimle telâfi etme hesabı başından itibaren çok açık bir şekilde belliydi.
Tek başına iktidarı kaybedip, hükümet kurmak için bir koalisyon ortağına katlanma mecburiyeti, hele “dikensiz gül bahçesi” gibi geçen 13 yılın ardından, hazmı hiç kolay olmayan bir durumdu.
Onun için, ne yapıp edip, kaybedilen tek parti iktidarını tekrar elde etme imkânı vermesi niyet ve kastıyla bir erken seçimin zemini oluşturulmaya çalışıldı.
Ancak peş peşe yapılan anketler AKP için bir-iki puanlık bir yükseliş gösterse dahi, bu seçimin de tek başına iktidarı geri getirmesinin zor olduğu belirtiliyor.
Bu durumun AKP cenahında ibreyi mecburen ve kerhen de olsa koalisyonu kabullenme tercihine çevirdiği ve bunun sonucunda CHP ile ortaklık ihtimalinin ciddî şekilde kuvvetlendiği ifade ediliyor.
Erdoğan’ın tam bu noktada, Davutoğlu-Kılıçdaroğlu görüşmesi öncesinde “Başbakan MHP ile de görüşebilir” demesi ise, “Koalisyon olacaksa bari MHP ile olsun” hesabıyla yapılmış bir yönlendirme atraksiyonu olarak yorumlanıyor.
Bakalım “Hoca”nın tercihi ne olacak?
tweet 1- S. Özcan üzerinden “Birinci Said’i yenileme”ye soyunan H. Türkmen, şimdi de “Yeni Said’e çakılıp kalanlar”ı “Eski Said’e uzaklık”la suçlamış.
tweet 2- Özcan’ı kendi çizgisine uyduğu için benimseyen Türkmen, anlaşılıyor ki, Eski Said’e de aynı şeyi yapmaya kalkışıyor. Ama boşuna uğraşmasın.
tweet 3- Eski Said’le Yeni Said ayrılmaz bir bütündür ve gerek hariçten, gerek dahilden yapılacak hiçbir müdahale bu bütünlüğü ortadan kaldıramaz.
tweet 4- Dini siyaset-i İslamiyete alet etmeye çalışan dindar ehl-i siyasete “İslam güneşi yerdeki ışıklara alet ve tâbi olmaz” diyen, Eski Said’di.