Oldu bitti yöntemiyle yapılan usulsüz işleri “meşrulaştırmak” için uygulanan taktikler “kitabına uydurmak” tabiriyle ifade edilir.
Bu yolla, kuralsız işler güya kurala uydurulmuş gibi gösterilmeye çalışılır.
AKP’nin son dönemde alışkanlık haline getirdiği uygulama ise bu yolun tersinden işletilmesi tarzında icra ediliyor:
Durumu kitaba değil, kitabı duruma uydurma esasına dayandırılan bu uygulamanın örnekleri giderek sıklaştırılıyor.
Gündemdeki güncel örneklerden biri, terörle mücadele operasyonlarında yetkinin sivil yöneticilerden alınıp yeniden askerlere devredilmesi.
Sahada uygulama çoktan başladı. Bunu “yasal” hale getirmeye yönelik düzenlemeler ise Meclise daha yeni sevk ediliyor. Askerlerin yargılanmasını izne bağlayan değişiklikler de ilave edilerek.
(Operasyonlar sırasında eski ırkçı, sadist ve psikopat refleksleri açığa vuran güvenlik görevlisi kılığındaki çetelerle ilgili olarak Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, “Operasyonlar bitince yanlış yapanlardan hesap soracağız” demişti, ama şimdi tam tersi yapılıyor ve hesap sorma yolu kapatılıyor.)
Kitabı duruma uydurmanın bir diğer örneği kayyım meselesinde gözleniyor.
Gelinen noktada, bakkala ve pastaneye dahi kayyım atama raddesine vardırılan uygulama tam bir keyfîlik, zorbalık ve gasp boyutuna ulaşırken, mülkiyet, girişim, çalışma, medya, düşünce ve ifade, bilim ve sanat özgürlükleri gibi en temel haklara yönelik son derece ağır ihlallere imza atılıyor.
Eninde sonunda er veya geç mutlaka dönülecek olan normal hukuk düzeninde, faillerini ve azmettiricilerini çok ciddî sorumluluklara muhatap kılacak olan bu hukuksuzluklara da “yasal” kılıf uydurulmak isteniyor.
Getirilen tasarıda “anayasal düzene karşı işlenen suçlar” gibi akla ziyan maddeleri de kayyım atama gerekçesi yapmaya kalkışan ve kayyımlara açılacak tazminat davalarını devlete yönlendirmeyi öngören düzenlemeler bunun örneklerinden yalnızca ikisi.
TOBB lâl ve grogi vaziyetinde seyrederken TÜSİAD ve diğer bazı iş çevrelerinin tepkisi üzerine bir miktar geri adım atıldı, ama keyfî düzenlemelerin bir kısmı hâlâ yerinde duruyor.
Bu hukuk tanımaz cür’etkârlığın dizginlenmesi için demokrasi ve hukuk temelinde topyekûn bir duruş şart.
Suphi Deniz’in tıp 4 talebesi kızı Nursena’ya Allah’tan rahmet, ailesine sabır niyaz ederim. Nur içinde yatsın. Mevlâ Cennetinde buluştursun.
Genç yaşta Cennete uçan tıp öğrencisi Nursena’nın twitter’daki son risale paylaşımından: Bilirsin ki ömür kısadır, lüzumlu işler pek çoktur.
Bir tıp öğrencisinin vefatı... http://www.yeniasya.com.tr/video/bir-tip-ogrencisinin-vefati_401241