Kim ki, “Nurun mesleğinde mü’minlerin uhuvveti esastır” düsturunun rağmına provokatif söylem ve eylemlerle kardeşliği tahribe çalışıyor...
Kim ki, Üstadın “Sakın sakın, dünya cereyanları, hususan siyaset cereyanları ve bilhassa harice bakan cereyanlar sizi tefrikaya atmasın” ikazını kulak ardı edip ihtilaf üretiyor ve ayrılıkları körüklüyor...
Kim ki, ihlâsın en temel düsturlarından biri olan “hizmet-i Kur’aniyedeki kardeşleri tenkit etmemek” prensibini hiçe sayarak, körlemesine ve fanatikçe bir siyasî tarafgirlikle, hiçbir İslamî, ahlâkî, vicdanî ve insanî ölçüye sığması mümkün olmayan insafsız hücumlarda bulunuyor...
Kim ki, Üstada “Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım” dedirten ve kendisine muhalif siyasî görüşteki salih âlimi adeta tekfir ederken siyasetdaşı münafığı göklere çıkaran meş’um tavrı tekrarlıyor...
Kim ki, geçmiş dönemlerde şahsî, hissî ve de siyasî sebeplerle yaşanan ihtilâflarda başı çekmişken, gelinen noktada da yeni ihtilâflar çıkarmaya çabalıyor...
Kim ki, eski ihtilâfların açtığı yaraları sarıp tedavi etmek için çaba göstermek bir yana, her fırsatta o yaraları kaşıyor...
Kim ki, senelerce beraber hizmet ettiği dava arkadaşlarıyla bir şekilde yolunu ayırdıktan sonra onlarla olan eski hukukunu dahi silerek ayaklar altına alıp yalan, iftira, tahkir ve tezyiflerle saldırıyor...
Kim ki, hatt-ı istikametini istişareyle tayin ederek, “daima nura, imana, ihlâsa kuvvet verme” esasında şekillenen vakur bir tavırla o çizgide yürüyen bir şahs-ı manevîyi ve onu temsil eden müesseseleri hedefe koyup tahrip etmeye çalışıyor...
Kim ki, Üstadı, Risale-i Nur’u, cemaati, bu manalarla irtibatlı ve iç içe olan değer ve sembolleri, bunlarla hiç alâkası olmayan, hatta tamamen çelişen ve ters düşen siyasî-ticarî-dünyevî projeler için kullanmaya, alet ve istismar etmeye çalışıyor...
İşte o, sözünü ettiğimiz “çete”nin ya bizzat ve doğrudan bir elemanıdır veya husumet, kin, haset, tamah, hırs, hubb-u cah, menfaat, ahmaklık, taassup, fanatizm, dalkavukluk... gibi zaaflarından istifade eden o çetenin kullandığı bir kişidir.
Allah muhafaza...
Nuruosmaniye Camii eski imam hatiplerinden, Nur Talebesi Enver Ceylan Hocaya Allah’tan rahmet, ailesine sabır diliyorum. Mekânı Cennet olsun.
TBMM 96 yıl önce Cuma’ya rastlayan 23 Nisan günü kılınan Cuma namazının ardından Kur’an, salâvat ve dualarla, kurbanlar kesilerek açılmıştı.
Demirel’in 1991’de “12 Eylül olmasaydı hizmete girmiş olurdu” dediği projelerden biri de Körfez Köprüsüydü (İslam Demokrasi Laiklik, s. 423)