Şimdilerde darbecilik suçlamasıyla gerçekleştirilen tutuklama ve yargılamalara tepki gösterenler, o zamanki uygulamalar karşısında tam bir duyarsızlık sergilemişler; hattâ bir kısmı yapılanlara açıktan alkış tutup destek vermişlerdi. Ama zaman içinde keser döndü, sap döndü, bir gün geldi, hesap döndü. Ve hukukun bir gün herkese lâzım olacağı gerçeğiyle onlar da tanıştı.
Son dönemde özellikle Ergenekon ve Balyoz dâvâ süreçlerinde olup bitenleri bir rövanş mantığı ile değerlendirenler varsa onların da son derece vahim bir hata yaptıklarını söylemek lâzım.
Türkiye’ye çok büyük zararlar veren ve çok şey kaybettiren darbeci zihniyetle hukuk zemininde hesaplaşılması elbette önemli ve gerekli. Ama bunun, rövanş duygularını ve dahası siyasî hesapları işin içine karıştırmadan, tamamen hukuk çerçevesi içinde götürülmesi gerekiyor.
Dahası, bu noktada asıl odaklanılması gereken şey, yürürlükteki ihtilâl anayasası başta olmak üzere, darbe ürünü yapı ve sistemin bütün dayanaklarını ortadan kaldırıp, çağdaş standartlarda bir demokratik hukuk düzeninin inşası olmalı. Buna yönelik yapısal köklü reformlar ne kadar gecikirse, sıkıntılar o derece artarak devam eder.
Ve son tartışmalarda görüldüğü gibi, giderek tırmanan bir gerilim ve kamplaşma görüntüsü içinde, normal ve sakin ortamlarda bulunması pekâlâ mümkün olan uzlaşma fırsatları kaybolur.
Bu çekişmenin yargıya taşınması ise adalet kavramını tahrip eder. Adalete duyulması gerekli güvenin sarsılması da, her türlü kaos, kargaşa ve anarşiyi getirebilecek “ihkak-ı hak” arayışının önünü açar. Şimdi bile mahkeme önlerinde zaman zaman yaşanan ve bazıları ölümle sonuçlanan saldırılar genelleşerek önü alınmaz hale gelir ve ülkenin her yeri adeta Cehenneme döner.
Böyle bir dehşet tablosuna meydan vermemek için, yargı sistemini hiçbir fikir, cereyan, ideoloji, telkin ve baskının tesiri ve yönlendirmesi altında kalmadan, münhasıran adaleti tecellî ettirmek gayesiyle çalışacağı bir temel ve zemine oturtarak ideolojik kavgaların dışına çekmek lâzım.
Siyaset alanında muvafık-muhalif, yandaş-karşıt olunabilir; ancak yargı ve adalette asla...
(17.2.11'de çıkan yazımız)
***
-Darbeyle de, terörle de ilgileri olmadığı halde iftiraya uğrayıp özgürlükleri gasp edilen masumların mağduriyeti artık sona ersin.
-Adalet için mücadeleye, zulüm, haksızlık ve keyfîlikler herkes için sona erinceye kadar, hiç gevşemeden ve aynı kararlılıkla devam edilmeli.