Barzani’nin Kuzey Irak’ta 1991’deki Birinci Körfez Savaşıyla başlayan süreçte ABD ve İsrail desteğiyle etap etap ilerlettiği “bağımsızlık” operasyonunun geldiği son nokta, tarihî arka planı dikkatle okunmadan anlaşılamaz.
Bu arka planda Kerkük ve Musul’un Lozan’da İngiliz siyasetiyle bizden koparılması ve özellikle 60’lı yıllardan itibaren başlayan İsrail kaynaklı altyapı çalışmaları çok önemli.
Ama bugünkü aşamaya geliş için düğmeye 1991’de ABD’nin başında Baba Bush’un bulunduğu dönemde, Irak diktatörü Saddam’ın Kuveyt işgali bahane edilerek basıldı.
Aslında bu işgal ve ilhak teşebbüsü Amerika’nın yaktığı yeşil ışık üzerine başlatılmıştı.
Ama bunun tuzak olduğu sonraki gelişmelerle ortaya çıktı. ABD öncülüğünde başlatılan Birinci Körfez Savaşıyla Irak işgal edildi ve ülkeyi fiilen üçe bölen süreç başlatıldı.
36. paralelden çekilen bir hatla, Kuzey Irak “özerk” bir yapıya sahip hale getirildi, Güney Şiilere bırakıldı, Sünniler ortada sıkıştırıldı.
Operasyonun ikinci aşamasına da oğul Bush döneminde, 11 Eylül saldırıları ve kimyasal silah iddiaları gerekçesiyle geçildi ve önceki etapta kolu kanadı kırıldığı halde yerinde tutulan Saddam hedef alınıp devrildi.
Ardından ülke yönetimi Kürt-Şii koalisyonuna teslim edildi. Devletin başına Talabani getirilirken, Kuzey Irak’ta Barzani hegemonyası pekiştirildi. O hengâmede başlatılan peşmerge akınıyla tapu kayıtlarının yağmalanıp tahrip edildiği Kerkük’ü “Kürtleştirme” operasyonu da o günlerde gerçekleştirildi.
Emrivaki yöntemiyle kaşla göz arasında oluşturulan fiilî durumu “yasallaştırıp meşrulaştırma”yı amaçlayan referandum hikâyesi de o zamandan beri gündemde. Barzani’ye kalsaydı şimdiye kadar çoktan yapılmış olacaktı; ama farklı hesaplarla devreye giren değişik faktörlerin müdahalesiyle ertelendi.
Şimdi bir kez daha gündemde.
Gerek referandumu, gerek “bağımsız Kürt devleti”ni açıktan destekleyen tek bölge ülkesi İsrail. Yıllardır yaptığı altyapı çalışmalarının meyvesini alma noktasına gelinmiş olmasının sevinciyle ellerini oğuşturarak...
İşi buraya getiren ABD referandum için “Ertelensin” diyerek zevahiri kurtarma havasında. Türkiye’nin ise ne yaptığı belli değil.
İşin o tarafına ayrıca bakalım inşaallah.
Eğitimdeki asıl sorun, Kemalist ideoloji dayatmasının artarak devam ediyor olması
Okulun ilk günü dağıtılan 15 Temmuz kitabı CB'nın tam sayfa fotosu ve mesajı ile başlayıp M. Kemal'in bir sözüyle bitiyor. Yeni Türkiye...
Masumların feryadına tıkalı sağır kulaklar ve nasır tutmuş vicdanlar Türkiye'nin utancıdır. Bu utanç artık daha fazla taşınamaz.