"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İsrail’le mücadele stratejisi nasıl olmalı?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
25 Aralık 2015, Cuma
Tecrübeli ve duayen eski dışişleri bakanlarından rahmetli İhsan Sabri Çağlayangil, sohbetimizden birinde “Yahudi korkunç bir afettir” diyerek, siyonist lobilerin kilit noktalardaki olağanüstü büyük nüfuz ve gücünü vurgulamış ve dış politika adımlarının bu gerçeği dikkate alarak atılması gereğine işaret etmişti.

ABD başta olmak üzere dünyanın önde gelen ülkelerinde bu lobilerin hemen her alandaki etkinliği bilinen bir gerçek.

Finans, ekonomi, sanayi  ve ticaret, siyaset, bürokrasi, medya, bilim, sanat, sinema, sivil toplum kuruluşları, think tanklar...

Akla gelen ve gelmeyen ne varsa... 

Filistin topraklarında İsrail’i kurdurup, arkasına Batının tüm desteğini yığan da bu lobiler. Onun için bu korsan devlet, tek başına bütün dünyaya meydan okuyor.

Bu şartlarda İsrail’i yok edebilmek mümkün değil ve Filistinlilerin başından beri böyle bir hedefle, üstelik kör şiddeti kullanarak verdikleri mücadele akim kaldı.

Koca Arap dünyası da İsrail’e yenildi.

İzlenen yöntemin yanlışlığını Arap dünyasında ilk fark eden, Enver Sedat döneminde Mısır oldu. İsrail’le anlaşma yapan Mısır, işgal altındaki Sina yarımadasını kurtarıp Batının da desteğini arkasına aldı.

Ardından Filistin lideri Arafat da diplomasi yoluyla mücadelenin daha etkili ve gerçekçi olduğunu gördü. Hattâ İsrail Başbakanı Rabin’le anlaşma noktasına kadar gelmişti ki, barış karşıtı derin İsrail çeteleri Rabin’i suikastle öldürerek bunu engellediler. Sonra Arafat’ın da şüpheli bir ölümle hayata vedasıyla süreç yine durdu. Eğer olumlu sonuçlanabilseydi müstakil Filistin devleti çoktan kurulmuş olacaktı.

İsrail’i dizginlemek için, Museviler içindeki siyonizm karşıtı mutedil unsurlarla ve yanı sıra Batı dünyasındaki demokrat kesimlerle birlikte çalışmak ve çok dikkatli, sağlam stratejiler uygulamak gerekiyor.

Bu noktada, ABD’nin İsrail’le tarihte görülmemiş kriz ve gerilimler yaşadığı Obama yönetimi Filistin sorununun çözümü için büyük fırsatken ve Türkiye’nin de buna güç verecek politikalar izlemesi gerekirken, maalesef one minute söylemli ikiyüzlü tribün siyasetleri buna mani oldu.

Süreci bu yönüyle de okumak lâzım.

17 Aralık’ı 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat’a eş tutmak 17 Aralık’ın “dehşet”ini mi gösterir, o darbelerin dehşetini mi hafifletir?

Okunma Sayısı: 2553
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı