"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“İnadına yaşayın” diyorsunuz, ama...

Kâzım GÜLEÇYÜZ
05 Ocak 2017, Perşembe
Terörün bir hedefinin toplumu bezdirip yıldırarak ve korkutarak teslim almak olduğunu ifade ile, buna karşı “İnadına normal hayatımızı sürdürelim” çağrısı yapanlar var.

Diyorlar ki: “Madem terör bizi korkutup sokağa çıkamaz hale getirmek istiyor; o halde ona inat caddelere, meydanlara çıkalım; lokantalara, pastanelere, AVM’lere, tiyatro, sinema ve eğlence yerlerine gidelim; teröre boyun eğmediğimizi bu şekilde gösterelim.”

Hali vakti fazlasıyla yerinde olan “tuzu kuru”lara yönelik bu çağrıya icabet edip de yılbaşı gecesi o eğlence yerine gidenlerin başına gelenleri hep birlikte üzülerek gördük.

Terörün hedef seçtiği yerlerde görevi gereği zorunlu olarak bulunan veya yoldan geçmekte olan ya da düğün daveti için bir araya gelen polis veya sivillerin acı akıbetine de Dolmabahçe, Kayseri, Vezneciler, havaalanı, Kızılay, Gaziantep olaylarında derinden sarsılarak ve yüreğimiz yanarak şahit olduk.

“Terör var diye sakın evinize kapanmayın, dışarı çıkıp normal hayatınızı daha dinamik ve canlı bir şekilde yaşayarak teröre meydan okuyun” çağrısı yapanlardan hiçbir görev ve sorumluluğu bulunmayanları ciddiye almaya ve muhatap saymaya dahi gerek yok.

Ama aynı çağrıyı seslendirenler ülkeyi yönetme sorumluluğunu taşıyanlar ise, toplumun onlara şu sualleri sorması gerekiyor:

Peki, çıkalım. Ama gideceğimiz yerlerdeki can güvenliğimizin garanti altında olduğuna dair sağlam güvenceler verebilir misiniz?

En beklenmedik ve umulmadık yerlerde kalleş bir terör saldırısına hedef olmayacağımızın garantisi var mı? Alınan güvenlik tedbirleri bizi terörden koruyabilecek güçte mi?

Caddede, sokakta, kavşakta, AVM’de, metrobüste, otobüste, metro istasyonunda, vapur iskelesinde, havaalanında... masum sivillerin teröre hedef olmasını engelleyecek önleyici istihbarat ve güvenlik mekanizmalarının sağlamlık ve işlerliğinden emin misiniz? 

Eğer teröre rağmen ve inadına evlerinden çıkıp hayatı “dolu dolu” yaşamaya teşvik edilen insanlar istihbarat ve güvenlik zincirlerindeki boşluk, zaaf, noksan, ihmal veya hatalardan dolayı yeni terör saldırılarına hedef olursa bunun getireceği ağır vebal ve sorumluluğun altından kalkabilecek misiniz?

Bu soruların cevabı var mı?

OHAL’i 3 ay daha uzatmanın Bakanlar Kurulu gündemine gelmediği açıklanmıştı. Ve konu hükümete hiç uğramadan direkt Meclise geldi. Bypass...

21 Temmuz’da 346 oyla kabul edilen OHAL’in ilk uzatmasında olduğu gibi 2. uzatmada da kaç kabul oyu verildiği açıklanmadı. Niye gizleniyor?

Ülkenin MGK kararları+OHAL rejimiyle yönetildiği süreçte yapılacak anayasa değişikliğinden, demokrasinin önünü açacak bir sonuç çıkar mı?!

Okunma Sayısı: 6604
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Zalimler için yaşasın cehennem

    5.1.2017 15:26:16

    Zalimler için yaşasın cehennem .beni affet Allah'ım.

  • Özcan Erkiş

    5.1.2017 13:06:25

    (4) Bediüzzaman Hz.nin tâ 1935 de hakiki mânâda tanım ve tarifini yaptığı ve gerçekçi uygulamasının nasıl olması gerektiği "laiklik" meselesi yeniden toplumsal gerilimi netice verecek bir tarz ve üslupla yeniden gündeme getirilmektedir. Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Lâik-antilâik ekseninde bir türlü bitmeyen bu ayrımcı siyasal kavga, toplumu anarşi ve teröre karşı savunmasız hale getirmekle, demokrasiye de sekte vurmaktadır. Geçmişte bu kavgalar hep yapıldı, neticesinde de hep darbe, ara rejimler ve süreçlerle ülkeye bir türlü özlenen demokrasi, adalet, hürriyet, hukukun üstünlüğü gelmedi. Artık ders almayacak mıyız?.....

  • Özcan Erkiş

    5.1.2017 12:52:10

    (3) Hükûmet sözcüsü diyor ki : "Baştan Suriye politikası yanlıştı." Günaydın, demek gerekir. Neden 6 sene önce değil de şimdi? Basra harap olduktan sonra, binlerce can gitmiş, milyonlarca insan yurdunu yuvasını terketmiş. "Sebep olan yapan gibidir"sırrınca bunun bir sorumluluğu olmayacak mı? Yaşadığımız ve faturasını topyekûn ödediğimiz şu süreçte, olmayan şeylerin hesabını mağdur ettikleri insanlardan soran makamlar, olup biten şu vahim işlerin hesabını herhalde sormaları gerekmez mi? Hukukun üstünlüğü ile adalet başka türlü nasıl temin ve tesis edilecektir? MGK hükümetin, OHAL demokrasinin, KHK da meclisin yerine ikâme etmekle hiç bir meseleyi halledemeyiz. Tıpkı dün halledemediğimiz gibi. ....

  • Özcan Erkiş

    5.1.2017 12:28:18

    (2) Anarşi ve terörü önlemenin yolu, hamasi ve ayrıştırıcı nutuklar ile "inadına sokak! inadına meydan!" demek değil; OHAL ve KHK rejimine son verip, inadına demokrasi, adalet, hürriyet ve hukuk deyip bunların iktiza ettiği şeyleri hayata hâkim kılmakla olur. Vatandaş teröre karşı zaten hassas ve teyakkuz halinde. Peki bu hassasiyet devletin güvenlik ve istihbarat birimlerinde yeterince var mı? Var, deniyorsa neden peşpeşe terör saldırısı yaşanıyor? Yoksa bu zaafiyetin sebebi nedir diye hükûmet kendini sorguluyor mu? 15 yıllık tek başına iktidarda olan siyasiler, tâ başından bugüne dâhili ve harici politikalarını gözden geçiriyorlar mı? Yapılan hata, ihmal ve kusurlardan geri dönme cehdi gayreti ve erdemini gösterme azim ve iradesi mevcut mu? Zira yaşadığımız ve faturasını topyekûn ödediğimiz şu süreç, sebepler zincirinin bir neticesidir. Artık ahvalimize bir çeki düzen verelim. Ama OHAL ve KHK ile değil.

  • Özcan Erkiş

    5.1.2017 12:10:48

    (1) Rical-i devletin zırhlı araçlar içinde ve bir koruma ordusuyla dolaştığı ve ana muhalefet partisi genel Başkanına suikast iddia ve ihbarının konuşulduğu ve bu sebeple zırhlı araç tahsis edileceği bir hengamda ve vatandaşa can güvenliği için "kalabalık yerlerden uzak durun! " gibi uyarıların yapıldığı bir vakitte; halkı korumasız bir şekilde sokaklara yahut meydanlara çağırmakta kötü niyet yoksa bile can ve mal güvenliğini açısından fevkalâde tehlikelidir. Zaten işi ve vazifesi gereği halk dışarıda olup kimse kendini eve hapsetmiş değildir. Terörü önlemenin yolu topyekûn halkı sokak ve meydanlara dökmek değildir ve olmamalıdır. Bu görev öncelikle iş başındaki hükümetin (halkı politize ve terörize yapmayacak söylem ve eylemlerle) vazifesidir.

  • servet

    5.1.2017 04:42:52

    bunu söyleyen bakan millet vekilleri varsa cesaretiniz korumasız zırhlı aracınız olmadan normal bir vatandaş gibi çıkın dolaşın bakalım.Yoksa size bir şey olmayacağına dair garanti mi var?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı