Üstad “Beşer bir taraftan arzın şifası için bir ilaç iken, diğer taraftan ölümünü intac eden (netice veren) bir zehirdir” (İşaratü’l-İ’caz, s. 244) derken, insanın âlâ-yı illiyyîn-esfel-i sâfilîn sarkacındaki iki vechinin dünya misafirhanesine bakan bir boyutunu ifade ediyor.
Bu vecihlerden birinde insan, Yaratıcımızın verdiği akıl ve kabiliyetlerle, kâinatın ve dünyanın işleyişinde yine Allah’ın koyduğu kanunları keşfedip dünyayı imar ve inşa ediyor.
Mâmur şehirler; kaliteli ve yüksek hayat standartları; kara, hava ve denizden modern ve hızlı ulaşım araçları; yollar, köprüler, alt ve üst geçitler; hızla gelişip zaman-mekân farkını ortadan kaldıran iletişim imkânları; madenleri işlemek için fabrika ve tesisler; verimi katlayarak arttıran tarım teknikleri; tıp ve sağlık teknolojisindeki muazzam gelişmeler.
İlim ve fikir adamlarıyla kâşiflerin öncülüğünde gerçekleştirilen medeniyet ve kalkınma hamlelerinin yeryüzünü bütün insanlık için bir barış ve huzur beldesi haline getirme ümit ve potansiyelini içinde saklıyor olması.
Ki bu hamlelerin ilham kaynağı da semavî dinler ve Peygamberlerin getirdiği mesajlar.
İnsan bu yönüyle arzın şifası için bir ilaç.
Konunun diğer vechinde ise medeniyet ve teknolojinin getirdiği imkânların tabiatı ve çevreyi tahrip etmek; kaynakları sömürmek; havayı, suyu (okyanus, deniz, göl, nehir ve dereleri), toprağı kirletmek; savaş ve çatışmalar çıkarıp fitneleri körükleyerek insanları birbirine düşürmek; kirli ve karanlık hesaplar uğruna masumları katletmek, ahlâkî değerlerden uzaklaşmak... için kullanılması var.
“Arzın ölümünü netice veren bir zehir” tarifine tekabül eden bu “cinayet”ler hem insanlığın medeniyetle kazandığı müsbet birikimleri tahrip ve berhava ediyor; hem dünyayı cehenneme çevirip yaşanmaz hale getiriyor. Bu olumsuz gidişat durdurulamazsa gelecek nesiller çok daha büyük acı ve sıkıntılar yaşayacaklar ve insanlık kıyameti kendi eliyle çağırıp dünyanın sonunu getirecek.
Üstad “Medeniyetin günahları iyiliklerine galip geldi” diyerek ifade ettiği bu durum için, “İnşaallah istikbaldeki İslamiyetin kuvvetiyle medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umumîyi temin edecek” diyor.
Bunun formülü ise Risale-i Nur’da.
* Ciddi bir ameliyat geçiren değerli yazarımız, Nürnberg Nur hizmetinin emektarlarından Ömer Faruk Özaydın’a “Geçmiş olsun” diyor; Rabbimizden hayırlı şifalar niyaz ediyoruz.