AKP 7 Haziran için resmî söylemlerinde “Yine tek başına iktidar olacağız, koalisyon ihtimali görmüyoruz” iddiasını her fırsatta tekrarlarken, koalisyon ihtimaline yönelik tepkisini dayandırdığı mantık dikkat çekici.
Özellikle Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın ifadeleri bu bağlamda çok ilginç.
Koalisyon ihtimali görmediğini söyleyerek başladığı beyanlarının devamında “Koalisyon olmaz. AK Parti azınlık hükümeti kurar ve bir yıl içinde tekrar seçim olur” diyor Yıldırım (Hürriyet, 2.5.15).
İyi, ama azınlık hükümeti için de Meclisin güvenoyu lâzım. Sandalye sayısı buna yetmezse, AKP açığı kiminle tamamlayacak? Koalisyon için söz konusu olacak pazarlıklar, dışarıdan istenecek destek için de gündeme gelmeyecek mi?
Keza koalisyon ne getirir, ne götürür, ayrı bir tartışma konusu. Ama hep iktidar olmaya endeksli bir siyaset anlayışının da masaya yatırılıp tartışılması lâzım.
Hatırlanacağı üzere Erdoğan’ın, girdiği seçimlerden önce hep tekrarladığı bir söz vardı: “Birinci olamazsak bırakırım.”
Bu sözle dile getirilen anlayış, aslında AKP’nin en zayıf noktasını ele veriyor.
Bu parti, varlığını ve devamını iktidar olmaya bağlayan bir oluşum. İktidardan düştüğü an dağılma, parçalanma ve yok olma riskinin çok güçlü olduğu bir yapı.
12 Eylül’den sonra kurulan ANAP da böyleydi. “Dört eğilimi birleştirme” iddiasıyla ortaya çıkıp ihtilal yönetiminin icazetiyle seçime giren bu parti iki dönem iktidar olup üçüncü döneminde muhalefete düşmüş ve sonrasında tedricen erime sürecine girip siyasetten silinmişti.
12 Eylül’ün sivil devamı ve uzantısı olarak başladığı siyaset serüvenine, 28 Şubat’ın zorlama hükümetlerine payandalık yapmak suretiyle nokta koymuştu.
AKP de 28 Şubat sürecinde önü açılan bir parti olarak üç dönemdir iktidar.
Henüz muhalefeti görmedi ve tatmadı.
Ama tepki ve refleksleri, böyle birşeye hiç hazır olmadığını da gösteriyor. Oysa bir partinin gerçek gücü, muhalefetteyken de ayakta kalabilmesiyle ölçülür...
İktidarla kaim bir güç, güç değildir.
tweet- Erdoğan “Bundan sonra her yerde MGK Siyaset Belgesindeki maddeler delil teşkil edecek” diyor. Peki, hukukta böyle bir “delil”in yeri var mı?