Diriliş Postası’ndaki sataşmalarını sürdüren Hamza Türkmen’e Twitter üzerinden verdiğimiz cevapların bir kısmını köşemize almıştık.
Öncekilerden aktaramadıklarımızı ve yeni tweet’lerimizi bugün toplu halde paylaşalım:
* H. Türkmen Eski ve Yeni Said’in talebelerini de ayrıştırıp Yeni Said’in talebelerini taklitçilik ve idraksizlikle suçluyor. İftira ve fitne.
* Eski ve Yeni Said bir bütün olduğu gibi, talebeleri de Risale-i Nur ortak paydasında buluşmuş bir cemaattir. Orada fitnecilerin yeri yok.
* Yeni Said’le “Yeni Saidci kuşağı” Eski Said ve hedeflerinden ayırmak, hariçten gazel okuyanların beyhude fitnesinden başka birşey değildir.
* Nurcuları “millî dindarlık anaforu içinde sağcı ve devletçi AP’nin teşnesi” olmakla suçlayan Türkmen, AKP teşneliğini de elden bırakmıyor!
* Nurcular DP’nin devamı olarak gördükleri AP’yi Üstadın anlattığı gerekçeler ve meşveret kararlarıyla desteklediler, ama “teşne” olmadılar.
* Türkmen’in Nurculara yaptığı suçlamaları red ve özellikle “Dinî aidiyeti siyasetin emrine verdiler” ithamını kendisine aynen iade ediyoruz.
* Özcan’la Gündüzalp’in ihtilâf sebeplerinden biri, Demirel’e mi, Erbakan’a mı destek verileceğiydi. Özcan Erbakan’a biat ederek yolunu ayırdı.
* Nurcular Demirel’in izinde Kemalist Türk devletinin hizmetkârı olmadı, tam tersine onunla beraber Kemalist zihniyete karşı mücadele verdi.
* “38 öncesiyle ihtilâfımız yok” diyen Erbakan mı Kemalizmin hizmetkârı, “Atatürk’ün tek parti sistemiyle demokrasi olmaz” diyen Demirel mi?
* İki Kemalist darbenin hedefi olmuş Demirel Kemalizm için ne dedi? Merak eden, yeni baskısı çıkan İslam Demokrasi Laiklik kitabına bakabilir.
* Türkmen Özcan’ın Hilal’de Necip Fazıl’ın İdeologya Örgüsü’nü yayına hazırladığını yazmış. Eski Said böyle kitaplarla yenilenecek, öyle mi?!
* Türkmen diyor ki: Mevdudi ve Kutup sonradan, devleti ele gecirme önceliğini sünnetullah çerçevesinde onaylamadı. Biz de bunu diyoruz zaten.
* Mevdudi ve Kutup “devleti ele geçirme” düşüncesinin yanlışlığını sonradan anladılar. Bediüzzaman ise Eski Said’den itibaren bunu söylüyordu.
* Üstad “ittihad-ı İslamda selefleri” arasında saydığı Abduh’un talebelerine elbette karşı değildi, hattâ Kutup’un idamına çok üzülmüştü, ama+
* +Büyük Doğu ve Eşref Edip için söylediği “Kardeşiz, ama siyaset noktasında değil” ölçüsü Kutup ve Mevdudi gibi isimler için de geçerliydi.
* 60 sonrası Kutup’un “İslamda Sosyal Adalet” kitabını MİT’in Türkçeye çevirttiğini Türkmen kendisi söyledi. Özcan MİT’in açtığı yolda yürüdü.
* Üstad “hariciye vekilim” dediği Özcan’dan, her görüşmesinde “Üstadımın mesleğine sadık kalacağım” sözü alma gereği de duymuştu. Acaba niye?