Tecrübeli ve idealist avukat Mustafa Kuran, üç sene önce yayınladığı “75 Yaşımın Şükrü” adlı kitabında şu önemli tesbitlerini dile getiriyor:
“Türkiye’de hukuk eğitiminde kalite sorunu var. Hukuk öğrenimi hukuk teknisyenliğine indirgendi. Hukuk bilgisi sadece teknik bilgilerden ibaret değil ki. Hukukun vicdan, adalet ve hakkaniyet boyutu var. Hukukçuda şu dört erdem olmalı: Bilgelik, cesaret, ölçülülük ve adalet. Hukuk öğretimi bu dört temel erdem üzerine inşa edilmeli. Yetkin olmayan hukukçuların çokluğu yakın geleceğin gündemini çarpıklıklarıyla zorlayacak.”
Bu tesbit ve öngörünün nasıl acı bir şekilde tahakkuk ettiğini, içinden geçtiğimiz sıkıntılı süreçteki yakıcı örneklerde görüyoruz.
Özellikle tam bir furyaya dönüşen tutuklama dalgası, gündemi fena halde zorlayan ve doğuracağı çok boyutlu hukukî, insanî, vicdanî, toplumsal ve ekonomik sonuçlarla daha da zorlamaya devam edecek olan bir hukuk fecaati olarak frensiz şekilde sürüyor.
Kanunda tutuklama şartları belli. O şartlara bağlı istisnaî hallerde uygulanması gereken bir tedbir. Ama yaşadığımız süreçte rutine bindirildi ve alışkanlık haline getirildi.
Herhangi bir ihbar, şikâyet, zorla konuşturulan itirafçıların ifadeleri ve ne şekilde hazırlandığı belli olmayıp güvenilirliği son derece kuşkulu olan MİT listeleri esas alınarak otomatiğe bağlanan tutuklama kararları veriliyor ve bu tutuklamalar habire uzatılıyor.
Tutuklama gerekçeleri ne kadar tartışmalı ise, uzatma gerekçeleri de öyle: “İsnad edilen suçun delillerini bulup bildirmeleri için kurumlara yazı yazdık, beklediğimiz yazılar gelmediğinden tutukluluğun devamına...”
Kazara tahliye kararı veren mahkemelerin tepesine HSK sopası iniyor. Onun gerekçesi de: “Deliller toplanmadan nasıl bırakırsın?”
Delilsiz tutuklamak normal, bırakmak suç!
Böylesine çarpıklıkların iyice ayyuka çıkıp gayretullaha dokunacak zulüm ve mağduriyetlere yol açtığı, ama ülkeyi yönetenlerin hiç tınmadığı, dahası milletin ve dünyanın gözünün içine baka baka “Herşey hukuk içinde yürüyor” mavalını tekrarlamaya devam ettiği inanılmaz bir süreçten geçiyoruz.
Bilge, cesur, ölçülü ve âdil hukukçulara ihtiyacımız hiç bu kadar şiddetli olmamıştı!
***
Hükümet ve yargı topu birbirlerine atmak yerine çare bulsunlar. Haksızlığa uğrayan her bir masumun âhının Arş’ı titreteceğini unutmasınlar.
HSK’ya hukuk ve normalleşme çağrısı - http://www.yeniasya.com.tr/video/hsk-ya-hukuk-ve-normallesme-cagrisi_434545
Mağduriyetler bayrama sarkmasın - http://www.yeniasya.com.tr/video/magduriyetler-bayrama-sarkmasin_434654