Türkiye’nin hukuksuzlukları yine hukukla aşacağına olan inancımızı başından beri hep tekrarlayageldik.
Gerçi 15 ve ardından 20 Temmuz süreçlerinde yargının da maruz kaldığı görülmemiş baskının orayı da “meflûç” hale getirmesi, bu inancı korumamızı hayli zorlaştırdı.
“f.ö” suçlamasına dayandırılan ihraç, gözaltı ve tutuklamalarla yüksek yargı mensupları dahil binlerce hâkim ve savcının tasfiye edilmesi, kalanları korkuttu.
Hukukun üstünlüğü ilkesini herşeyin üzerinde tutması ve adaletin güvencesi olması gereken yargı organları, bu değerleri maalesef konjonktürel baskılara kurban veren çok talihsiz kararlara imza atabildiler.
Bu durum, ailelerle birlikte milyonlara ulaşan bir kitlenin mağduriyetine yol açtı.
Darbeci ve teröristlerle mücadele gerekçesiyle yapılanlar, darbeyle de, terörle de hiçbir ilgisi olmayan masumların hukukunun payimal edilmesine sebep oldu.
Ancak bütün bunlara rağmen yargının da normale döneceği, taşların yerine oturacağı, hak ve adaletin eninde sonunda tecellî edeceği ümidimizi kaybetmedik.
Nitekim son dönemdeki bazı işaretler bu ümit ve inancımızı tasdik ve teyid ediyor.
“Dinî sohbete gitmek, çocuğunu okula göndermek, gazeteye abone olmak veya sempati duymak kişiyi terör örgütü üyesi yapmaz” diyen Yargıtay’ın, bilâhare münhasıran Bylock’un varlığı üzerine kurulan bir mahkûmiyeti bozması, bu işaretlerden.
Geniş çaplı mağduriyetlerin en önemli sebebi olan delilsiz ve uzun tutukluluklar için AYM’nin verdiği emsal niteliğindeki karar da.
Mehmet Altan ve Şahin Alpay için verilen bu karara iktidarın ve güdümündeki mahkemelerin direnişi daha fazla sürdürülemez.
Hele AİHM’in de Şubat ayında aynı yönde vermesi beklenen karar da yoldayken...
Onun için iktidara tavsiyemiz:
Artık siz de bir an önce hukuka dönün; yargı kararına saygılı olun ve gereğini yerine getirin. Hukuka direnerek kendinizi de, ülkeyi de daha fazla zora sokmayın.
Darbe ve teröre karşı verdiğinizi söylediğiniz mücadeleyi lâfta değil, icraatta hukukun temel prensiplerine uyarak yapın.
OHAL’i tekrar uzatmaktan ve hukukun işlemesine takoz koymaktan da vazgeçin.
***
- Bekir Bozdağ: “AYM’nin bireysel başvurularda karar verme hakkı var, ama beraat kararı verme hakkı ve yetkisi yok.” Bu mantığın devamı: “Hele iktidarın daha yargılama başlamadan mahkûm ettiği kişiler hakkında AYM’nin zinhar, asla ve kat’a beraat kararı verme hakkı ve yetkisi yok!”
- Anayasa Mahkemesinin son kararı ve sonrasında yaşanan gelişmeler - http://www.yeniasya.com.tr/video/anayasa-mahkemesi-nin-son-karari-ve-sonrasinda-yasanan-gelismeler_451210