Balyoz dâvâsındaki son tutuklamaları, dâvânın başlamasına birkaç gün kala heyet başkanının değiştirilmesine ve ilâveten, yapılan son düzenlemelerle yargının tamamen hükümet yanlısı hale getirildiği iddiasına dayandırarak o şekilde değerlendirenler mevcut.
Bunlara göre, gelişmeler “yandaş yargı” oluşturma sürecinde gelinen noktayı ve yargı “kale”sinin de ele geçirildiğini gözler önüne seriyor.
Tabiî, “kale” ve “ele geçirme” söylemi, aynı şeyin kendi açılarından da geçerli olduğu sonucunu beraberinde getiriyor, ama bu iddialarla ortaya çıkanlar işin o tarafına hiç temas etmiyorlar.
Öyle ya, bir yer “ele geçirilip zaptedilecek” bir “kale” veya “mevzi” olarak görülüyorsa, evvelâ bu işi önceden yapıp oraya el koyanlar, sonra da karşılarında, onlardan alıp kendi hakimiyetlerini kurmak isteyenler var demektir. O mantık ister istemez, kaçınılmaz şekilde bu sonucu doğurur.
Nitekim hukuku değil, devleti ve ideolojiyi önceleyen bir anlayışın yargıda da kendisini göstermesi, bunun bir tezahürü. Ve bunun bizzat muhatap olduğumuz çok ilginç örnekleri de var.
Geçtiğimiz yıllarda bir yazımızdan dolayı açılan dâvâda 10. Yıl Marşı’nı da kriter olarak gösterip tazminata hükmeden ve yakında AİHM’den dönmesini beklediğimiz bir kararda olduğu gibi.
Keza, 28 Şubat’ta Genelkurmay’dan irtica brifingleri alındıktan ve TSK’nın o günkü komutanının “İrticaya karşı gevşek davranıyorlar” ithamına muhatap olunduktan sonra gayrete gelinip, hedefteki kesimlere yönelik çok sayıda dâvâ ve mahkûmiyet yağdırılmasında gördüğümüz gibi.
28 Şubat’ın haksız uygulamalarını eleştiren ve 17 Ağustos depremini bu bağlamda bir “İlâhî ikaz” olarak yorumlayan Yeni Asya mensupları olarak, DGM’lere çıkarılıp yargılanmayanımızın kalmaması örneğinde yakînen yaşadığımız gibi.
(Devamı yarın)
***
-Basın kartı 1 yılı aşkındır yenilenmeyen Musa Aydın’ın Haziran’daki 4. başvurusuna da BYEGM’den yine aynı cevap: “Değerlendirme aşamasında.”
-Musa Aydın’ın daha sonra BİMER’e yaptığı başvuruya verilen cevap da şu: “İlgili makamca cevap verildiği için ayrıca işlem yapılmamıştır!”
-Bu zulümler, haksızlıklar ve keyfîlikler daha fazla devam edemez, edememeli. Artık yeter. Herkes için hukuk ve adalet istiyoruz.