"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

HSK’ya çağrı

Kâzım GÜLEÇYÜZ
06 Haziran 2017, Salı 08:00
HSYK’nın yerini alan 13 üyeli HSK çok sıkıntılı bir konumda işbaşı yaptı.

Bu sıkıntının iki önemli sebebi var.

Biri, yargıyı da tek adam rejimine bağlayacak kurul olma eleştirilerine hedef olması ve tartışmalı bir referandumla “kabul edildiği açıklanan” bir paketin yürürlüğe girmesinden sonra göreve başlaması.

Diğeri, selefi olan HSYK’nın son dönemde yargı bağımsızlığını ve hakim güvencesini yerle bir eden kararlarıyla mahkemelere çok ağır bir baskı uygulaması.

“f.ö ve  darbecilerle mücadele” gerekçesiyle, tarihimizde benzeri görülmemiş hakim ve savcı kıyımlarına imza atması.

Karar ve işlemlerine siyasî bir hesaplaşma ve rövanşın gölgesini düşürmesi.

Yargıya da OHAL düzeni getirmesi.

7 üyesini Meclisin, Adalet Bakanı ve Müsteşarı dahil 6 üyesini Cumhurbaşkanının belirlediği HSK’nın, eğer bu sebeplerden kaynaklanan handikapları aşmak gibi bir hedefi varsa, öncelikle yargıyı ve hukuku olağanüstü halden çıkararak normalleştirmeye yoğunlaşması gerekir.

Bunun için de bilhassa f.ö ve Bylock davalarına bakan mahkemeler üzerindeki çok ağır baskıyı kaldırması icab eder.

Bilindiği gibi yakın dönemde bazı tutuklu gazetecilerin tahliyesi ve Bylock’ta mesaj içeriklerine bakılması yönünde karar veren mahkemelerin çok üzerine gidildi.

Hemen inceleme başlatıldı, açığa almalar ve tenzilen atamalar oldu. Böylece diğer mahkemelere de gözdağı verildi.

Yargı HSK sopasıyla baskı altında tutuluyorsa hukuk devletinden söz edilemez.

Bu baskılarda başı çeken Adalet Bakanının bile f.ö ile mücadele adıyla yapılanlara isyan noktasına geldiği aşamada HSK’ya çok büyük sorumluluk düşüyor.

Şimdiye kadar inanılmaz bir duyarsızlıkla geçiştirilen, ama artık görmezden gelinmesi mümkün olmayan en önemli ve kritik konu, soruşturma ve yargılamalarda sebebiyet verilen yaygın mağduriyetler.

Uzun tutukluluklar yargısız infaza dönüşürken, aylardır iddianamesi hazırlanmadığı için açılmayan davalar var; açılmış olanlar da bürokratik engelleme ve ertelemelerle tıkanmış durumda, ilerlemiyor.

HSK âcilen bu vaziyete çare bulmalı.

***

Nur’a ve diğer bütün masumlara yapılan zulüm ve eziyetin daha fazla devam etmeyip artık sona ermesi için dualarımıza devam ediyoruz.

BB’dan aynı nakarat: “Gözaltılar gazetecilikten değil terörden.” Nur için cevabımız: 1 Gözaltı değil tutuklu-98. gün. 2 Terör ithamı iftira.

“Gazeteci olmak suç işleme muafiyeti sağlamaz” diyen BB’a: Başbakan olmak da hiç kimseye masum insanları teröristlikle suçlama hakkı vermez.

Okunma Sayısı: 5992
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    6.6.2017 10:35:52

    ( 4 ) Mağdur Kürsüsüne gelen mektuplar bile bugünün tarihi vesikaları olarak arşive girmekle, istikbalde red, inkâr ve tekzibi mümkün olmayacak bir "Zulüm ve Mağduriyet Külliyatı"oluşturacak mahiyettedir. Bu eserin müellifi de Yeni Asya olmakla ne kadar hayırlı bir iş yaptığını bugünün ve yarının nesli görmüş olacaktır. Her bir mağdur mektubu, hem bugünün tarihini hem zulmünü, hem menfi ve menfaatçi siyasetini, hem adâleti tesis etmekle görevli yargının hâl-i pür melâlini, hem bürokrasinin işi ağırdan almasını ve hem de medya, stk, cemaat ve cemiyetlerin (Yeni Asya camiası hariç ) zulüm karşısında 3 maymunu nasıl oynadıklarını zulmü bizzat yaşayanların ağzından ve kaleminden öğrenmiş olacaklardır. Yâni kurgu değil ayniyle vâki. Maharet yâd-ı cemil olabilmek, hayır duâsıyla yâd edilebilmektedir.

  • Özcan Erkiş

    6.6.2017 10:22:03

    ( 3 ) 160 'a yakın gazetecinin hapishanede olmasına mukabil Sayın BB, şikayet ettiği yargıya âdeta gizliden gizliye "terörden muamele yap! " dercesine, aynı beyanat içinde "..TC vatandaşı gazetecilerin gözaltına alınmasının gazetecilik faaliyetiyle ilgisi olmadığını biliyoruz! " diyor. Bir defa Sayın Güleçyüzün dediği gibi bu gazeteciler (ideoloji ne olursa olsun ) gözaltında değil tutukludurlar. Bir yandan yargıdan şikayet eden bir BB, diğer yandan gazetecilerin terör örgütüyle ilişkili olduğuna hükmeden (hem savcı hem hâkim rolünde ) bir BB. Ve OHAL de olunca "Tavşan kaç, tazı tut! " siyaseti. Böyle bir ortamda vatandaş adâleti kimden, nasıl bekleyecek? AİHM kapısında adalet bekleyen TC vatandaşları bu devlet , millet ve memleket adına zillet değil mi?

  • Özcan Erkiş

    6.6.2017 10:07:25

    ( 2 ) Yeni Asya'nın bugünkü manşeti BB'nın sözleri : Yavaş Yargıdan Ben de Şikayetçiyim! BB makamı şikayet değil çözüm makamıdır. Ben böylesi beyanları, kamuoyunu teskin etmeye yönelik samimiyetsiz beyanlar olarak görürüm. Zira bir yandan böyle söyleyip öte yandan OHAL ile antidemokratik ortamın devamından yana tavır koymak birbiriyle çelişen tutarsız, menfi ve menfaatçi siyaset söylemidir. Bir de BB "Mağdur falan yok! " diyenlere inat ve onları tekzip edercesine "Bir an önce bu davaların sonuçlanması ve MAĞDURİYETLERİN bitmesini biz de bekliyoruz! " demiş. (Yeni Asya, 6.6.2017 ) Demek Allah (cc) söylemiş. "Bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir "derler. Peki Sayın BB şikayetini söylemiş fakat çözüm konusunda fikri ve tavsiyesi nedir? Meselâ, OHAL'in artık kalkmasını söyleyebilir yahut Başkana teklif edebilir mi? "Hayır! " dediğinizi duyar gibiyim. Aynen öyle!

  • Özcan Erkiş

    6.6.2017 09:52:00

    Sayın Güleçyüz, artık ister kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye artık 17 Nisan'dan sonra (tuhaf ama acı gerçek ) üçlü Başkanlık sistemi ile idare olunuyor. Cumhur-parti -yürütme Başkanı tek şahıs. Heryerde BB'dan ziyade CB'nını görüyor ve dinliyoruz. Tek adam, tek parti, tek sesli rejimle önce HSYK adındaki 'Yüksek'kısmı çıkartılarak HSK olarak dizayn edildi? Birinci soru:Neden öncelikle Yargı dizayn edildi? İkinci soru : Yargının 'Yüksek ' kısmını değiştirme sebebi nedir? Duyulan rahatsızlık mı yoksa "Yargı'dan da 'Yüksek bir makam vardır!'mesajı vererek gözdağı vermek mi? Artık biz HSK'dan ziyade onların âdil, vicdanı hür ve cesur ve yürekli olanlarına; tarafsız ve bağımsız olmaları gerektiğini hatırlatarak seslenmek istiyoruz. Adalet illâ adâlet.

  • Hacer

    6.6.2017 00:45:01

    Mazlumun sesi.vicdanın nefesi.yeni asya.Rabbim ayağınıza taş degdirmesin

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı