AKP iktidarının bunca sene devam etmesini sağlayan en önemli sebeplerden biri, 28 Şubatçılar tarafından yapılan zulüm ve haksızlıkların dindar kitlelerde meydana getirdiği derin travma ise, bir diğeri de AKP’nin evvelce hiçbir iktidarca başarılamamış bir propaganda ve “beyin yıkama” mekanizmasını çok güçlü bir şekilde çalıştırıyor olması.
Tamamen iktidara eklemlenmiş çok sayıda TV kanalı ve gazeteden yapılan tek taraflı yoğun propaganda, fanatizm boyutundaki bir muhabbet ve tarafgirliğin zaten körelttiği idrakleri iyice işlemez hale getirmek suretiyle dumura uğrattı.
Bunun sonucunda insanî ve vicdanî refleksler kayboldu, zulümler kanıksandı.
Normalde herkesi ayağa kaldırması gereken ve beklenen nice olay, çoğunlukla haberdar olunmadığı veya saptırılıp çarpıtılarak sunulduğu için geçiştirildi.
Özellikle OHAL döneminde iyice yaygınlaşıp şiddetlenen hak ihlalleri, ancak kişilerin bizzat kendisine veya yakın çevresine dokunduğu zaman fark edildi.
Onun dışında insanlar istiflerini bile bozmadan hayatlarına devam edebildiler.
Aynı durum terör olaylarında ve şehit haberlerinde de gözleniyor. Eskiden kamuoyunda yoğun infial uyandırıp çok sert tepkilere konu olan bu çeşit olaylar artık neredeyse gündem bile olamıyor.
Son acı örneğini Hakkâri’deki 8 şehit haberinde gördük. Bu son derece sarsıcı olay, manşetlerin aynı gün merasimi yapılan yerli otomobil ve “beş babayiğit” muhabbetine tahsis edilmesiyle örtüldü.
15 Temmuz’un 249 şehidi her fırsatta gündeme taşınırken, o günden bu yana gerek Suriye ve Kuzey Irak’taki operasyonlarda, gerek içerideki terör saldırılarında verdiğimiz ve sayıları o rakamı defalarca katlayan şehitler hep geçiştirildi.
Böylesine kritik ve duyarlı konularda bile sergilenen kayıtsızlık ve gevşeklik, hipnotize edilmiş, uyuşturulmuş, hayatî refleksleri söndürülmüş, gerçeklerden koparılmış, ya da korkutulmuş, sindirilmiş, sonuçta adeta “mankurtlaştırılmış” bir toplum psikolojisini önümüze koymakta.
Bu hale getirilen toplumun rehabilite edilmesi çok özel gayretleri gerektirecek.
Bir okur mesajı: İstanbul’da bir ilçe müftüsünden Diyanet’in bastığı Risaleleri camilere koymak için izin isteniyor. “İl müftüsüne sorayım” diyen ilçe müftüsünden bir daha ses seda çıkmıyor. Aylar geçmesine rağmen. Demek ki Diyanet basımı da olsa, Risalelere hâlâ direnenler var.
İttihad'dan Yeni Asya'ya Risale-i Nur'un Medyadaki Dili - http://www.yeniasya.com.tr/video/ittihad-dan-yeni-asya-ya-risale-i-nur-un-medyadaki-dili_446173