Halifelik, Peygamberimizin (asm) haber verdiği gibi otuz sene sonra “ısırıcı bir saltanat”a dönüşünce, bu makamın, uğruna amansız iktidar kavgaları verilen bir hedef haline gelmesinin de yolu açıldı.
Ve Hz. Hasan’ın (ra) feragatiyle hilâfeti üstlenen Hz. Muaviye’den (ra) hemen sonra, tarihte Kerbelâ zulmüyle anılacak olan Yezid’in o makama oturması, hadisteki “ısırıcı saltanat” ihbarını doğrulayan ilk gelişme oldu.
Halifeliğin siyaset ve saltanat boyutunun, Hulefa-i Raşidîn döneminde asıl ve öncelikli olan iman ve İslam hakikatleriyle Kur’an ahkâmını muhafaza misyonunun önüne geçmesi, tarih boyunca çatışmalara sebebiyet verdi.
Hilâfet, o makama talip olanlar arasında cereyan eden şiddetli mücadelelere konu oldu. Halifeliğini ilan edip de tanınmayanlar ya da bu unvan elinden alınanlar yahut göstermelik olarak halife gibi lanse edildikleri halde kukla durumuna düşürülenler hiç eksik olmadı.
Haddizatında ümmet birliğinin sembolü olan veya öyle olması gereken hilâfetin, özellikle “fetret” dönemlerinde bu ittihadı daha da tahrip edecek fitne senaryoları için alet ve istismar edilmesi de konunun bir diğer boyutu.
Nitekim Osmanlının çöküş sürecinde bunun ibretli örnekleri görüldü. Hattâ Âl-i Beyt neslinden gelen bazı zevat dahi bu noktada dessas İngiliz siyaseti adına çok kötü kullanıldı.
Sonraki süreçte, dahası halihazırda sıcak gelişmelerin yaşandığı güncel hadiselerde de bunun yeni ve ilginç misallerini görmekteyiz.
Meselâ hilâfet ilan eden IŞİD’in, gerçekte, imza attığı vahşet eylemleriyle ve İslam coğrafyasındaki fitne ateşini daha da alevlendiren icraatıyla İsrail başta olmak üzere malûm adreslerin menhus emel ve planlarına hizmet ediyor olması, başlı başına bir ibret değil mi?
İşte Bediüzzaman’ın hilâfet kavramını siyasetten ayırarak Asr-ı Saadet üzerinden iman hakikatleri eksenli bir zeminde yorumlaması; adalet, hukuk, hürriyet, meşveret vb temel değerlerle tanımladığı cumhuriyet gibi modern çağ ürünü bir yönetim sistemiyle buluşturup kaynaştırması; şahıs ve komite istibdadını reddederek şahs-ı manevîyi öne çıkarması, bütün bu fitne projelerini boşa çıkaracak son derece sağlam ve sağlıklı bir yaklaşımın ifadesi.
Tıpkı mehdilik meselesinde olduğu gibi.
Bu yaklaşım her türlü fitnede kullanılmak üzere ortaya sürülen, iddiası kendisinden menkul halife ve mehdi taslaklarının önünü keserken, ümmet birliğinin de yolunu açıyor.
(Cemaatler kitabımız, s. 105-6)
Gerçek hilâfette şahıs sultası, baskı, tahakküm, istibdat ve keyfîlik yok - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/gercek-hilafette-istibdat-yok_421401 … @yeniasya aracılığıyla
İktidarda 15 yılın özeti: 2007’ye kadar “CB bizden değil, takoz koyuyor, hele ondan kurtulalım.” 2007-17 “İki başlılık patinaj yaptırıyor.”