"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hilâfeti fitnelere alet ettirmemek

Kâzım GÜLEÇYÜZ
21 Ocak 2017, Cumartesi
Halifelik, Peygamberimizin (asm) haber verdiği gibi otuz sene sonra “ısırıcı bir saltanat”a dönüşünce, bu makamın, uğruna amansız iktidar kavgaları verilen bir hedef haline gelmesinin de yolu açıldı.

Ve Hz. Hasan’ın (ra) feragatiyle hilâfeti üstlenen Hz. Muaviye’den (ra) hemen sonra, tarihte Kerbelâ zulmüyle anılacak olan Yezid’in o makama oturması, hadisteki “ısırıcı saltanat” ihbarını doğrulayan ilk gelişme oldu.

Halifeliğin siyaset ve saltanat boyutunun, Hulefa-i Raşidîn döneminde asıl ve öncelikli olan iman ve İslam hakikatleriyle Kur’an ahkâmını muhafaza misyonunun önüne geçmesi, tarih boyunca çatışmalara sebebiyet verdi.

Hilâfet, o makama talip olanlar arasında cereyan eden şiddetli mücadelelere konu oldu. Halifeliğini ilan edip de tanınmayanlar ya da bu unvan elinden alınanlar yahut göstermelik olarak halife gibi lanse edildikleri halde kukla durumuna düşürülenler hiç eksik olmadı.

Haddizatında ümmet birliğinin sembolü olan veya öyle olması gereken hilâfetin, özellikle “fetret” dönemlerinde bu ittihadı daha da tahrip edecek fitne senaryoları için alet ve istismar edilmesi de konunun bir diğer boyutu.

Nitekim Osmanlının çöküş sürecinde bunun ibretli örnekleri görüldü. Hattâ Âl-i Beyt neslinden gelen bazı zevat dahi bu noktada dessas İngiliz siyaseti adına çok kötü kullanıldı.

Sonraki süreçte, dahası halihazırda sıcak gelişmelerin yaşandığı güncel hadiselerde de bunun yeni ve ilginç misallerini görmekteyiz.

Meselâ hilâfet ilan eden IŞİD’in, gerçekte, imza attığı vahşet eylemleriyle ve İslam coğrafyasındaki fitne ateşini daha da alevlendiren icraatıyla İsrail başta olmak üzere malûm adreslerin menhus emel ve planlarına hizmet ediyor olması, başlı başına bir ibret değil mi?

İşte Bediüzzaman’ın hilâfet kavramını siyasetten ayırarak Asr-ı Saadet üzerinden iman hakikatleri eksenli bir zeminde yorumlaması; adalet, hukuk, hürriyet, meşveret vb temel değerlerle tanımladığı cumhuriyet gibi modern çağ ürünü bir yönetim sistemiyle buluşturup kaynaştırması; şahıs ve komite istibdadını reddederek şahs-ı manevîyi öne çıkarması, bütün bu fitne projelerini boşa çıkaracak son derece sağlam ve sağlıklı bir yaklaşımın ifadesi.

Tıpkı mehdilik meselesinde olduğu gibi.

Bu yaklaşım her türlü fitnede kullanılmak üzere ortaya sürülen, iddiası kendisinden menkul halife ve mehdi taslaklarının önünü keserken, ümmet birliğinin de yolunu açıyor.

(Cemaatler kitabımız, s. 105-6)

Gerçek hilâfette şahıs sultası, baskı, tahakküm, istibdat ve keyfîlik yok - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/gercek-hilafette-istibdat-yok_421401 … @yeniasya aracılığıyla

İktidarda 15 yılın özeti: 2007’ye kadar “CB bizden değil, takoz koyuyor, hele ondan kurtulalım.” 2007-17 “İki başlılık patinaj yaptırıyor.”

Okunma Sayısı: 4918
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    21.1.2017 23:36:05

    Evet bakiniz ISID denen mel'un terör örgütü Israil'e bir tas dahi atmamistir ve mensuplarina baktiginizda Mogol ve Mancurlarin torunlari (Yecuc Mecuc) un dangalak torunlari Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve hatta Türkiye'den gidip bu Israil'in ve ABD nin kurdugu ISID terör örgütüne terörist oluyor. Bunlar SAPIKLAR GÜRÜHUDUR bizim din kardesimiz asla olamazlar. ISID bir KEFERE terör organizasyonudur!

  • Özcan Erkiş

    21.1.2017 12:14:09

    (3) Siyasal islam ideolojisi ve menfi siyasetle hilafet düşünüyorlarsa, bu hilafet değil, bir şahıs yahut zümre saltanatı olur. Ortadoğuda örneğini çok gördüğü bu yönetimler bırakın alemi islamı, kendi insanına bile refah ve mutluluk getirememişler ki "ümmetin birliğini" nasıl ve neyle temin edeceklerdir? Başkanlık sistemini hilafet gibi göstermek isteyenler (öyle olmadığını biliyorlar) korkarım ki yeni bir tefrika kapısı açacaklardır. Dün de yazdığınız gibi, aslında tek adam sistemine karşı çıkmalarına rağmen, bu karşıtlığı susturmak için "Müslüman Türkiye istemiyorlar!" propagandasıyla yeni bir ayrışma yaşanacaktır. Sanki İslâm'da tek adam diktası varmış gibi. Allah akıl, fikir, iz'an ve insaf versin. Kafaların karıştığı, bilginin kirlendiği, Yeni Asya gibi doğru haber kaynağının neredeyse yok denecek kadar az olduğu zor bir süreçten geçiyoruz. Bediüzzaman Hz.gibi meselelere doğru yaklaşılmaz, doğru teşhisle doğru tedavi uygulanmazsa, neticede, aksiyle tokat yemek ihtimali yüksektir.

  • Özcan Erkiş

    21.1.2017 11:29:52

    (1) Sayın Güleçyüz, sizin Hilafet, sayın M.A.Kaya'nın Demokrasi ve parlamentet sistem konulu yazıyı beraberce okuduğumuz zaman sürecin, takip olunan yol ve yöntemin, nihayetinde getirilmek istenen sistemin ne dahili ne de harici meselelere çözüm olmayacağını bir kez daha görüyoruz. Ne var ki baştan beri iki partinin inad, ittifak ve dayatmacı bir zihniyetle âdeta dikte ettiği Anayasa değişikliği, meclisin kendi eliyle kendini "yok hükmüne"getirecek şekilde-maalesef- kabul edildi. Artık son çıkış ve çare, referandum. İnşaallah milletimiz sağduyu ve akl-ı selim ve kalb-i selim ile hareket ederek, kendisi hakkında en doğru kararı verecektir. Hür ve demokratik olmayan, mecliste bile baskı yapıldığı OHAL ortamında yapılan bu değişikliğin, meşruluğu hep tartışılacaktır. Tartışmalı ve şaibeli, üstelik OHAL gölgesinde yapılan bir değişiklik ile getirilecek tek adam sisteminin kendisinin de hep tartışmalı ve şaibeli olacağı âşikârdır. Hadi hayırlısı.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı